26 Temmuz 2020 Pazar

Kürtaj katliamdır!









Kürtaj cinayet değil katliamdır!


Kürtaja ‘cinayet’ demenin hafif kaldığını belirten Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer; Allah’ın temel bir ilke olarak çiğnenemez kıldığı insan hayatını hiçbir kimsenin ortadan kaldıramayacağını belirtiyor.


“Cinayet, savunma imkânı olan birine karşı işlenen bir suçtur. Oysa kürtaj yapmakla, üç günlük binlerce çocuğu öldürmek arasında hiçbir fark yoktur” diyen Özer; “İster gayri meşru ilişkiden, ister tecavüz sonucu, ister arzu edilmediği halde meydana gelmiş olsun yaratılmış bir canlıdan söz ediyoruz” dedi.


ANNE BABANIN BİLE HAKKI YOK


“Anne baba dâhil, onu Yaratan yüce kudret dışında hiçbir güç ve otoritenin bu canı almaya hakkı yoktur” diyen Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer; “Aksi durumda, rol alan herkes bilerek ve isteyerek bir canı ve onlardan meydana gelecek nesilleri yok etme suçunu işlemiş sayılmalıdır” diyor.


Bir çocuğun öldürülmesi, ondan meydana gelecek nesillerin yok edilmesidir. Bu cinayetler serisinden nemalananlar ile iktidara olan karşıtlığı yüzünden her şeye muhalefet eden bazı çevrelerin, yaşanan ve yaşanacak katliamları hafifletmeye çalıştığını iddia eden Kemal Özer; “Kürtaja yönelik yasaklama, Allah’ın temel bir ilke olarak çiğnenemez kıldığı insan hayatını koruma ve onun yaşama hakkını savunmaktır. Bu nedenle siyasi iradenin bu mevzuda gelen hiçbir tepkiye aldırmaksızın, kürtajı ve sezaryen konusunda yasaklayıcı düzenleme yapmalıdır” dedi.


http://www.kemalozer.com/m/haber.asp?id=194


Kürtaj - İhsan Şenocak


https://www.youtube.com/watch?v=WKSd8FUS000


Kürtaj Nedir?


Dindeki hükmü bakımından kürtaj, ananın veya bir başkasının maddi veya manevi müdahalesi ile ceninin rahimde veya dışarı çıkarılarak öldürülmesidir. Cenin, hamileliğin ilk gününden itibaren hamile kadının rahmindeki çocuktur. Özellikle cerrahi tıbbın gelişmesinden önce ilkel yöntemlerle yapılan cenin katli günümüzde, ameliyat ortamında ve -genellikle- doktorlar tarafından yapılmaktadır.


Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde -muhtemelen nadiren uygulandığı veya hiç uygulanmadığı için- ceninin kasten öldürülmesine temas edilmemiştir. Fıkıh ilmi oluştuğu ve kitaplaştığı zamanlarda (hicri birinci asrın sonlarından itibaren) önce ceza hukuku bahislerinde ceninin kasten veya kaza ile öldürülmesi konuları ele alınmış, daha sonra (müctehid imamların yaşadığı ve icitihad faaliyetinin yaygın olarak sürdürüldüğü ilk dört asırdan sonra) doğumu önlemek üzere rahimdeki çocuğun belli bir süre içinde imha edilmesinin caiz olup olmadığı konusu tartışılmıştır.


C. Bağlayıcı Kaynaklarda Kürtaj: Kur'an-ı Kerim'de "ve'du'l-benat" terimi ile ifade edilen "kız çocukların diri diri toprağa gömülerek öldürülmesi" cinayetine özel ayetlerle ve açıkça; ceninin öldürülmesi hadisesine ise özel terimleriyle değil, bunu da içine alan genel açıklamalar yoluyla temas edilmiştir. Özellikle "haksız olarak nefsin öldürülmesini yasaklayan" ayetler ceninin katlini de içine almaktadır.


1. En'am suresinde (6/98) Allah Teala'nın bütün insanları tek bir nefisten yarattığı, bu nefsin oluş aşamalarında ana rahminin de bulunduğu (nefsin bir müddet ana rahminde kaldığı) ifade edilmiştir. Surenin 151. ayetinde ise hem çocukların (evlad) hem de nefsin öldürülmesi şiddetle yasaklanmıştır. Cenin, "nefis" kavramına kesin, çocuk (veled-evlad) kavramına ise ihtimalli olarak dahildir.


2. Mümtehine suresinde (60/12) Hz. Peygamber'e (s.a.v.), kadınlardan bazı suçlar, günahlar ve cinayetler konusunda -bunları yapmamak üzere- söz alması, yemin ettirmesi istenmektedir; bu günahlar ve cinayetler arasında "çocuklarını öldürmek" de vardır. Bu ayetteki çocuklara "cenin" de dahildir.


Hadislerde doğumu engellemek maksadıyla ceninin kasten imha ve katledilmesi konusu geçmemiştir. Azil konusunu işlerken zikredilen hadislerde ceninin imha edilmesine değil, siperm ile yumurtanın buluşmasını engellemek maksadıyla yapılan azle "gizli veid" denilmiştir. İleride açıklanacak olan ve bazı fıkıhçıların "ceninin imhasının, çocuk düşürme ve kürtaj yaptırmanın caiz olduğuna delil kıldıkları "ruhun üflenmesi" ile ilgili hadisin ise kürtaj ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.


D. Fıkıhta Kürtaj: Bağlayıcı delil ve kaynaklardan yola çıkarak nesneler, davranışlar ve ilişkilerin dini hükümlerini (farz, vacib, mendub, mubah, mekruh, haram... olmalarını) açıklamayı konu edinmiş bulunan fıkıh ilminde ceninin imhası iki yönden ele alınmıştır:


a) caiz olup olmadığı, b) Kasten veya kaza yoluyla cenin imha edildiğinde uygulanacak ceza.


1. Caiz Olup Olmaması Bakımından Kürtaj: Fıkıhta kürtajın, ceninin öldürülmesinin ve çocuk düşürmenin caiz olup omadığı araştırılırken öncelikle bu nesnenin (ceninin) canlı ve insan olup olmadığının tesbiti üzerinde durulmuştur. Ceninin canlı ve insan olduğu sabit olduğu takdirde hiçbir fıkıhçı onun imhasına cevaz veremez; çünkü İslam'ın nefsi, doğmuş çocuğu ve insanı öldürmeyi kesin olarak yasakladığı bilinmektedir.


Bazı fıkıhçıları bu konuda tereddüde sevkeden ve kürtajın belli bir süre içinde caiz olduğu görüşüne meylettiren sebep bilgi eksikliğidir, bir hadisi amacından saptırmak ve yanlış yorumlamaktır, bu fıkıhçıların yaşadıkları çağda kendilerine ulaşan "yanlış tıp ve canlılar alemi" bilgisidir.


Eksik ve Yanlış Bilgiler: Genel olarak İslam ilimlerinde ve özel olarak da fıkıh ilminde uzman olan Gazzali, İhyau-ulumi'd-din isimli eserinde azil konusunu işlerken ceninin imhası konusuna da temas etmiş ve şu önemli açıklamayı yapmıştır: "Azil, cenini öldürmeye (ichaz) veya doğmuş kız çocuğunu toprağa gömerek katletmeye (ve'd) benzemez; çünkü -azilden farklı olarak- bu ikisi, olacağı değil, olmuşu (hasılı) imha etmektir.


Bu olmuşun (ceninin) çeşitli aşamaları vardır. Varlığının ilk aşaması, erkek menisinin (spermin) rahime girerek kadının suyu ile karışması ve hayat için müsait hale gelmesidir. Bunu bozmak ve imha etmek cinayettir. Sonra katılaşıp et parçası haline gelirse bunu imha etme cinayeti daha büyük olur.


Ruh üflenip insan olarak yaratma ve şekillendirme tamamlanınca cinayet daha da büyür. Cinayetin en büyük olanı ise ceninin canlı olarak ana rahminden ayrılıp çıkmasından sonra onu öldürmektir...


İnsanın varoluşunun başlangıcı meninin erkekten ayrılması değil de ana rahmine düşüp kadının suyu ile birleşmesidir" dedik; çünkü çocuk, tek başına erkeğin suyundan yaratılmıyor, iki eşten yaratılıyor. Bu da ya her ikisinin suyundandır yahut da erkeğin suyu ile kadının hayız kanının birleşmesinden yaratılmaktadır..." (İhya ve şerhi İthaf, V, 380).


Hicri altıncı asrın başlarında (505/1111) vefat etmiş bulunan Gazzali o çağların bilgisine de tercümanlık etmektedir ve ifadesinde geçen şu noktalar, fıkıhçıların cenin konusundaki hükümlerini değerlendirme bakımından önem arzetmektedir:


a) Gazzali gibi birçok fıkıhçı, dini kaynaklarda erkeğin ve kadının çocuğun oluşumunu sağlayan katkılarına su denildiği için erkeğin menisine ve dolayısıyla spermine olduğu gibi kadının yumurtasına da su (ma') demektedirler.


b) İki su karıştığında yani aşılanma olduğunda hasıl olan nesneye canlı demek yerine, canlı olmaya, can verilmeye müsait hale gelmiş nesne denilmekte, aşılanmış yumurta böyle nitelendirilmektedir.


c) Yumurta aşılandıktan sonra ceninin rahimde geçirdiği gelişme aşamalarının ikisine alaka ve muzğa ismi verilmektedir. Birçok fıkıhçı ve tefsirciye göre alaka "pıhtılaşmış kan", muzğa ise "bir çiğnemlik çiğ et parçası" demektir. Bugün bize tıbbın öğrettiğine göre cenin hiçbir zaman pıhtılaşmış bir kan veya bir çiğnemlik cansız et parçası değildir.


d) Çocuğun cinsi temas sonunda karı ve kocadan gelen sudan veya kocanın suyu ile kadının hayız kanından oluştuğu bilgisi de çağdaş tıp bilimine uymayan bilgilerdir.


e) Ruhun üflenmesi olayı aşağıda açıklanacak olan bir hadiste geçmektedir, ruh gibi onun üflenmesinin de ne manaya geldiği, insanın yaratılmasında hangi işlevlere sahip ve neler üzerinde etkili bulunduğu konusunda -hükme dayanak kılınacak- bilgi yoktur.


f) Bütün bu eksik bilgilere rağmen Gazzali'nin, rahimde hasıl olan birleşme anından itibaren hasıl olan şeyi "insan varlığının bir aşaması" olarak kabul etmesi ve bunu imha etmenin cinayet olduğunu kaydetmesi apaçık bir gerçeğin tesbiti mahiyetindedir.


Ruhun üflenmesi ile ilgili hadis: Buhari ve Müslim gibi sahih hadisleri toplayan kaynaklarda rivayet edilen bir hadise göre Peygamberimiz (s.a.v.) insanların yaratılışlarını ve kaderlerinin (alın yazılarının) yazılmasını açıklarken şöyle buyuruyor: " Her birinizin yaratılması anasının karnında kırk günde toparlanır, sonra orada, aynı süre kadar alaka (katılaşmış kan veya asılan nesne) olur, sonra aynı süre kadar muzğa (bir çiğnemlik et) olur. Sonra melek gönderilir, ona ruhu üfler ve kendisine dört sözlük emir verilir: Rızkı, eceli, ameli (yapıp edeceekleri) ve ebedi hayattaki durumu; cenhnetlik mi, cehennemlik mi olacağı yazdırılır..." (Buhari, Bed'u'l-halk, 6; Müslim, Kader, 1-5). Buhari ile Müslim'de yer alan bu rivayet dışında hadisin Müslim'deki başka rivayetlerinde önemli farklılıklar görülmektedir: a) Ruhun üflenmesine kadar geçen süre yukarıdaki rivayette 120 gün olduğu halde diğer rivayetlerde üç rakam daha zikredilmiştir: 40, 45, 42.


b) Rivayetlerin birinde kırk iki günden sonra göz, kulak, deri, et ve kemiğin yaratıldığı, sonra melek tarafından Allah'a "erkek mi, yoksa kız mı" diye sorulduğu, Allah'ın hükmettiği ve meleğin de yazdığı kaydedilmiştir.


Bu hadislerin yer aldığı kaynaklar sağlam olduğu için sened (rivayet eden şahıslar) bakımından olumsuz şeyler söylemek, "bu hadisi uydurmuşlardır, yalan söylüyorlar..." demek doğru değildir.


Ancak metin üzerinde yapılan inceleme sonunda hem birbiri ile çelişen farklı ifadeler, hem de ilim ve gerçeklik bakımından tutarsızlıklar tesbit edilince hadisi Peygamberimiz'den (s.a.v.) ilk nakleden ravilerin veya onlardan alanların "yanıldıklarını, olduğu gibi nakletmekte hataya düştüklerini" söylemek gerekir; aksi halde tutarsızlıklar ve gerçeğe uymayan açıklamalar Hz. Peygamber'e (s.a.v.) ait olur ki, bunu bir müslümanın kabul etmesi mümkün değildir.


Çocuğun rahimde geçen hayatının safhaları Kur'an'da (mesela Müminun: 23/14) ve hadislerde dıştan bakan birinin göreceği manzaraya (görüntüye) göre açıklanmış, bundan insanların ibret almaları, Allah Teala'nın varlık, birlik, irade ve kudretini anlamak için bu eserini de delil olarak kullanmaları istenmiştir.


Hadisleri nakleden raviler ise bazı kelimeleri, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ağzından çıktığı gibi nakletme konusunda hataya düşmüşlerdir.


Hadisler konusunda böyle düşünmemiz ve bu hükme varmamızın sebebi -aşağıda sıralanacak olan- önemli çelişkiler (ıztırab) ve bilinen gerçeğe aykırı açıklamalardır:


a) Ruhun üflenmesine kadar geçen süre için verilen rakamlar 40, 42, 45 ve 120 gün şeklinde değişiktir. Ruhun üflenmesi olayı belli bir süre sonunda olduğuna göre bu rivayetlerin tamamının doğru (sahih) kabul edilmesi mümkün değildir.


b) Çocuğun cinsiyetinin Yaratıcı tarafından belirlenmesinin kırkıncı günden sonra olduğu açıklaması bilimin ortaya koyduğu gerçeğe aykırıdır; çünkü çocuğun cinsiyeti, hatta bazı kişisel özellikleri hamileliğin ilk gününden (aşılanmanın gerçekeleştiği andan) itibaren bellidir, sabittir.


c) Tıbbın ilgili dalında uzmanlaşmış ilim adamlarının verdikleri bilgiye göre hamileliğin üçüncü haftasının sonunda kalp atmaya başlar, 24-25. günde göz ve kulakla ilgili ilk oluşumlar, kol ve bacak tomurcukları, 30. günde gözdeki lens, 36-42. günlerde el ve ayaklarda parmakları ayıran oluklar ve dış kulak taslağı oluşmuştur.


Konumuz bakımından daha da önemli olan husus, bu hadisin "cenini öldürme, cenin üzerinde tasarrufta bulunma" konusu ile hiçbir ilgisinin bulunmaması, insanın yaratılmasına ve kaderinin belirlenmesine ait açıklamalar yapmak maksadıyla buyurulmuş olmasıdır. Bu sebepledir ki hadisçiler bu hadisi "Yaratılış" ve "Kader" bahislerinde rivayet etmişlerdir.


Fıkıhta kürtajın caiz olup olmadığını ortaya koymak üzere açılan bu alt başlıkta, fıkıhçıların hükümlerine dayanak kıldıkları akıl (bilgi) ve nakil (hadis) delilleri ile ilgili olarak yaptığımız bu giriş mahiyetindeki açıklamalardan sonra mezheblere göre kürtajın hükmünü şöylece özetlemek mümkündür:


Bu görüşü savunan Hanefi fıkıhçılara göre -önemli bir mazeret ve sebep bulunmadıkça- ceninin, 120 günden önce de imha edilmesi ve düşürülmesi caiz değildir; çünkü hac ibadeti yapmak üzere ihrama giren bir kimsenin avlanması yasak olduğu gibi, kuşun yumurtasını kırması da, "yumurta kuşun temel unsurudur, kuş yumurtadan olmaktadır" denilerek caiz görülmemiştir.


Burada da cenin öldürüldüğü veya düşürüldüğünde günah sözkonusu olur, ancak bunu yapanın günahı ve suçu, doğup yaşayan bir kimseyi öldüren katilin günahı kadar değildir (el-Fetava el-Haniyye, III, 410). Bu eserde "önemli mazeret" için iki örnek verilmiştir:


a) Bir kadın çocuğunu emzirirken hamile kalsa ve bu yüzden sütü kesilse, kocasının da süt anne kiralayacak imkanı bulunmadığından çocuğun açlıktan ölme tehlikesi belirse, bu durumda, 120 günü doldurmadığı ve organları belirmediği için henüz kan sayılan cenini, dışarıda ve yaşayan bir çocuğu kurtarmak için düşürmek caiz olur.


b) Çocuk yolda takılsa ve doğum mümkün olmasa bakılır; eğer çocuk ölmüş ise, bunun parçalanarak çıkarılması caizdir. Çocuk yaşıyorsa, anayı kurtarmak için onu parçalayıp çıkarmak caiz değildir; çünkü buradaki iki can birbirine eşittir ve öldürülenin bunu hak edecek bir suçu yoktur.


Görüldüğü üzere Hanefi mezhebi fıkıhçılarının bir kısmının 120 günden önce çocuk düşürmeyi caiz görmeleri, rahimdeki varlığın insan mı yoksa bir kan kümesi veya et parçası mı olduğu konusundaki yanlış bilgilerine dayanmaktadır. "Rahimdeki kitle hareket etmedikçe ve hareketin gaz vb. den değil de çocuktan geldiği bilinmedikçe çocuk olduğuna hükmedilemez" denilerek bu bilgi eksikliğine açıklık getirilmiştir.


Günümüzde ise rahimde oluşan şeyin çocuk olup olmadığı yaklaşık onbeş gün sonra muayene ve test ile tesbit edilmektedir ve birçok organın ilk kırk gün içinde belirmeye başladığı da bilinmektedir. Bu bilgiler karşısında günümüzde, Hanefi mezhebi adına, 120 günden önce çocuk aldırmanın caiz olduğunu söylemek mümkün değildir, böyle bir fetva cinayete iştirak sayılır.

7 Temmuz 2020 Salı

Sigarayı bırakanlara tavsiyeler









Sigarayı bırakmaya karar verdiniz. Tebrikler! Sigarasız ilk gününüz zor olabilir. İşte bıraktığınız günün zorluklarının üstesinden gelmenize ve bırakmayı sürdürme konusunda kararlılığınızı koruyacak beş adım.


Bir bırakma planı yapın! Bir planının olması sigarayı bıraktığın ilk günü kolaylaştırır. Bırakma planı odaklı, emin ve kararlı olmanın yollarını içerir. Kendi bırakma planını oluşturabilir ya da senin için uygun bir bırakma programı bulabilirsin. Senin için hangi bırakma yönteminin doğru olduğunu bilmiyorsan farklı bırakma yöntemlerini keşfet. Tek bir bırakma yaklaşımı herkes için uygun değildir. İhtiyaçların konusunda dürüst ol. Eğer planında nikotin yerine koyma tedavisi varsa, kullanmaya sabahtan başla.


Sigarayı bıraktığın gün kendini meşgul etmen sigara içmemek için harika bir yoldur. Meşguliyet zihnini sigara içmekten uzak tutar ve dikkatini sigara isteğinden uzaklaştırır. Aşağıdaki etkinliklerden bazılarını deneyebilirsin:


Egzersiz yapmak. Yürüyüşe çıkmak. Sakız çiğnemek. Ellerinde bir kalem çevirmek ya da tespih çekmek. Bol su içmek. Derin nefes alıp vererek gevşemek. Sigara içmeyen arkadaş ve aile fertleriyle zaman geçirmek.


Sigara Tetikleyicilerinden Uzak Dur Tetikleyiciler sigara içme dürtünüzü meydana çıkaran kişiler, şeyler ve durumlardır. Bıraktığın gün bütün tetikleyicilerden uzak durmaya çalış. İşte bazı yaygın sigara tetikleyicilerinden korunmak için bazı öneriler: Sigaralarını, çakmaklarını ve küllüklerini hala atmadıysan atmalısın. Kafeinden uzak dur, gerginliğe yol açar. Onun yerine su içmeyi dene. Sigara içmeyen kişilerle zaman geçir. Yeterince dinlen ve sağlıklı beslen. Yorgunluk sigara içme isteğini tetikler. Rutinlerini değiştirerek sigara içmek ile bağlantı kurduğunuz şeylerden kaçın. Krizler birkaç dakikadan uzun sürmezler. Kendini buna hazırla ve o anda ne yapacağınızı önceden planla.


Olumlu Olun Sigarayı bırakmak zordur. Bulunduğun ana odaklanmak zorlukları azaltır. Bu yaklaşım, olumlu tutumun korunmasına yardımcı olur. Bıraktığın gün çok iyi geçmeyebilir. Ancak önemli olan tek şey sigara içmemendir – bir nefes bile. Kendini 24 saat sigara içmediğin için ödüllendir. Bunu hak ettin. Eğer bugün bırakmaya hazır hissetmiyorsan uygun bir bırakma günü belirle. Sigarayı bırakmaya hazırlanmak için birkaç güne daha ihtiyacınız varsa sorun değil.


Sigarayı Bırakmaya Hazırlan Sigarayı bırakmak zordur. Ama bir planın varsa bırakmak biraz daha kolaylaşır. Bırakmaya hazır olduğunda planını harekete geçirebilmek için atabileceğin bazı basit adımlar şunlardır.


Sigarayı Neden Bıraktığını Bil Sigarayı bırakmadan önce, neden bıraktığını bilmen önemlidir. Daha sağlıklı mı olmak istiyorsun, tasarruf mu yapacaksın, aileni mi koruyacaksın? Nedeninden emin değilsen kendine şu soruları sor: Sigara içmenin nesini sevmiyorum? Sigara içtiğimde neyi kaçırıyorum?


Tetikleyicilerini ve Sigara Krizlerini Nasıl Ele Alacağını Öğren Tetikleyiciler sigara içmeyi size hatırlatan belli kişiler, yerler ya da aktivitelerdir. Sigara içmeni tetikleyenleri bilmek onlarla başa çıkmayı öğrenmene yardımcı olur. Sigara krizleri kısa ama yoğun sigara içme dürtüleridir. Genellikle sadece birkaç dakika sürerler. Önceden plan yap ve krizlerin olduğunda yapabileceğin kısa aktiviteleri listele.


Yoksunluk ile Başa Çıkacak Yollar Bul Bıraktıktan sonraki ilk birkaç hafta boyunca kendini rahatsız hissedebilir ve şiddetle sigara isteyebilirsin. Bunun nedeni yoksunluktur. Yoksunluk sırasında bedenin nikotinsizliğe alışmaktadır. Çoğu insan için yoksunluğun en kötü belirtileri birkaç günden birkaç haftaya kadar sürer. Bu sırada kendini: Biraz depresif hissedebilirsin. Uyuyamayabilirsin. Huysuz, bıkkın veya sinirli olabilirsin. Endişeli, gergin veya huzursuz hissedebilirsin. Berrak düşünmekte zorlanabilirsin. Bu hislerden kurtulmak için sigara içmek isteyebilirsin. Bu hisler ne kadar yoğun olursa olsun, geçici olduklarını unutma.


Sigarayı Hemen Bırakmanıza Yardımcı Olacak Bitkiler


Tatlı yerine kuruyemiş tüketin: Size sigarayı hatırlatan yiyeceklerden vazgeçin. Örneğin, çay ve kahve size sigarayı çağrıştırıyorsa, onun yerine aşırıya kaçmamak kaydıyla yeşil çay, kuşburnu, ıhlamur gibi bitki çayları tercih edebilirsiniz. Evde veya işyerinizde enerji yoğunluğu yüksek besinler bulundurmayın. Diyabet hastası değilseniz, aşırı tatlı isteğiniz olduğunda çikolata, pasta yerine şeker oranı diğer meyvelere göre biraz daha yüksek olan hurma, incir, çilek, muz gibi meyveleri ölçüsüne dikkat ederek tercih edebilirsiniz. Kuruyemişlerde kavrulmamış olanları seçin ancak miktara dikkat edin. Ara öğünlerde 1 çay bardağı tuzsuz kabak çekirdeği veya tuzsuz leblebi ya da 10 adet çiğ badem veya fındık veya 3 tam ceviz miktarını aşmayın.


Su tüketiminizi artırın: Sigara içen kişilerin vücudunda toksik madde birikimi yükseliyor. Bunların atılabilmesi için su en iyi kaynak. Gün içerisinde içeceğiniz suyun, sindirim sisteminizin rahat çalışması ve beraberinde ağırlık kaybınız için kolaylaştırıcı olacağını unutmayın; bu nedenle her gün en az 8-10 su bardağı su için. Sıvı alımının karşılanmasında ayran, cacık, ıhlamur, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edebilirsiniz.


Posa tüketimini artırın: Posalı yiyeceklere daha çok yer verin. Tam tahıllı ve kepekli ürünleri tercih edin. Posadan oldukça zengin ıspanak, semizotu, kabak, pazı gibi sebzelerle, elma, armut, kayısı, şeftali, erik gibi meyveleri tüketmeye özen gösterin. Kurubaklagiller hem bitkisel protein hem de çok iyi bir posa kaynağı olduğundan haftada en az 1 kez sofralarınızda yer verin. yoğurt gibi bağırsak dostu probiyotik bakteri içeren besin tüketimini arttırın. Böylece hem sigarayı bırakan kişilerde en sık rastlanan kabızlığa karşı önlem almış hem de kilo kontrolünü sağlamış olacaksınız.


Mutlaka hareket edin: Kendinize zaman ayırın ve günlük hareketinizi artırın. Her gün en az yarım saat tempolu ve düzenli yürüyün. Sabah kahvaltıdan önce 15 dakika boyunca karın kaslarının çalışmasını sağlayın. Böylece kilo almaya karşı çok önemli bir kazanım elde etmiş olursunuz.


Mevsim sebzesi olan semizotu tüketin: Sigara içenlerde kalsiyum, demir ve D vitamini eksikliği daha fazla görülür. Yaz aylarında güneşten doğru saatlerde bol bol faydalanmak, süt ve süt ürünleri tüketmek, yeterince balık tüketmemek gibi durumlarda diyetisyen önerisi ile gerekirse omega-3 takviyesi almak gerekebilir. C vitamini sigaranın bıraktığı hasarı gidermede önemli rol oynar. C vitaminden zengin çilek, kivi, nar, greyfurt gibi meyvelerle biber, brokoli, ıspanak ve özellikle mevsim sebzesi olan semizotu gibi yeşil yapraklı besinler tüketmek de hem toksin atımı hem de kilo alımını önlemek açısından faydalı.


Sarı kantaron otunun olumlu bir zihinsel tutum oluşturmaya yardımcı olduğu bilinmektedir. Nikotin yoksunluğu, ruh hali değişimlerine, kaygıya ve sinirliliğe neden olabilir. Sarı kantaron otu ise sigarayı bırakmanızın ilk safhalarında size bu alanlarda yardımcı olur.


Aslan kuyruğu, zihni sakinleştirmeye ve kaygıyı azaltmaya yardımcı olan yatıştırıcı bir etki yapar. Doğal bir sakinleştirici olup kişi sigara içme isteği duyduğunda bu isteğin, yatıştırmaya yardımcı olur.


Nane bitkisi, birçok kişide sigarayı bırakınca ilk zamanlarda oluşabilen mide bulantısını dindirir. Nane aynı zamanda kaygıyı ve gerginliği hafifletir ve nikotin yoksunluğuna bağlı oluşabilecek baş ağrısını dindirmeye yardımcı olur.


Bazı durumlarda sigara içme isteği, sindirim sorunları, kusma ve sinirlilikle birlikte baş gösterir. Sizde de böyle oluyorsa bu sorunlarla baş etmek için başvurabileceğiniz en iyi çözümlerden biri papatya çayıdır.


Malzemeler 1 yemek kaşığı papatya çiçeği (15 g) Bir bardak su (250 ml) 1 yemek kaşığı bal (25 g)


Hazırlanışı Papatya çiçeklerini bir bardak kaynar suya ekleyin. Çayı bir süreliğine soğumaya bırakın. Sıcakken balla tatlandırarak için.


Nasıl içilir Öğleden önce bir bardak papatya çayı için. Tekrar sigara içme isteği duyarsanız birkaç bardak daha içebilirsiniz.


Kekikte bulunan karvakrol ve rozmarinik asit gibi bileşenler, sigara içme alışkanlığı nedeniyle akciğerde biriken toksinlerin temizlenmesine yardımcı olurlar. Kekiğin tıkanıklığı azaltıcı özelliği sayesinde solunum yollarındaki hava akışı iyileşir. Kekik çayı genel olarak kendinizi daha iyi hissetmenizi de sağlayabilir. Ayrıca sakinleştirici etkisi sayesinde kekik sigara içme isteğini yatıştırmada da çok iyidir.


Malzemeler 1 çay kaşığı kekik (oregano) (5 g) 1 bardak su (250 ml)


Hazırlanışı Kekiği yıkayın ve bir bardak kaynar suya ekleyin. Bardağın üzerini kapatın ve 5-10 dakika için demlenmeye bırakın. Çay sıcakken süzüp için.


Nasıl içilir Sigara içme isteği duyduğunuzda öğleden önce bir bardak kekik çayı için. Gerekirse günde iki kez içebilirsiniz.


Sigarayı bırakma evresinde vücutta meydana gelen değişiklikler neler?


20 dakika sonra, kan basıncı ve nabız normale döner, el ve ayak dolaşımı düzelir.


8 saat sonra, kan oksijen düzeyi normale döner, kalp krizi geçirme riski azalır.


24 saat sonra, vücut karbonmonoksitten arınır.


48 saat sonra, kandaki nikotin düzeyi azalır, tat ve koku duyusu artar, peptik ülserli hastaların tedaviye verdikleri cevap artar.


72 saat sonra, hava yollarının gevşemesi sonucu nefes alıp verme rahatlar, solunum yolları fonksiyon görmeye başladığı için sekresyon miktarı artar, hava yolları kendi kendini temizlemeye çalışır. Enerji düzeyi artar.


2-12 hafta sonra, tüm vücuttaki dolaşım düzelir, solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riski azalır, yürürken yorulma ve tıkanma daha az görülür.


3-9 ay sonra, öksürük, kısa aralıklarla nefes alıp verme ve wheezing yani hırıltılı ya da ıslık sesli soluk alıp verme gibi solunum yolu problemleri düzelir, akciğer fonksiyonları yüzde 5-10 oranında artar.


12 ay sonra, koroner kalp hastalığı riski yarı yarıya azalır.


12-36 ay sonra, mesane kanseri riski yüzde 50 azalır.


5 yıl sonra, kalp krizi geçirme riski, yemek borusu ve ağız boşluğu kanserleri riski yüzde 50 azalır.


10-15 yıl sonra, kalp krizi geçirme riski hiç içmeyenlerle aynı seviyeye iner, akciğer kanseri riski sigara içenlere göre yüzde 50 azalır.


Sigaranın vücuda zararları hakkında bu yazıyı okuyabilirsiniz;


Hiçbir faydası olmayan ve bir çok hastalığa sebep olan sigara haramdır.


http://bunlaridusun.blogspot.com/2016/06/hicbir-faydas-olmayan-ve-bir-cok.html


seküler siteler sigarayı bırakanlara saçma sapan tavsiyeler yapmış yazıyı alıntı yaparak hazırladım ama alıntı yaptığım sitelerin diğer içeriklerine katılmadığım için kaynak göstermedim


sigarayı bırakanlara benim tavsiyem ise namaza başlayın evet sigaradan doğan boşluğu bir şeyle doldurursanız sigarayı daha çabuk bırakabilirsiniz ayrıca sigara haram olduğu için namaz kılanların kesinlikle sigara içmemesi gerekiyor


Namaza yeni başlayanlara tavsiyeler


http://bunlaridusun.blogspot.com/2018/07/namaza-yeni-baslayanlara-tavsiyeler.html