6 nisan 2020 Türkiye genelinde toplam coronavirüs vaka, test, ölen ve iyileşen hasta sayıları belli oldu. Buna göre Türkiye'de toplam 202.845 test yapıldı. Toplam vaka sayısı ise 30.217 olurken, hayatını kaybeden kişi sayısı ise toplam 649 oldu. Bugüne kadar iyileşenlerin sayısı da 1.326.
corono grip türüdür tüm dünya bu algıya teslim oldu bu gerçek bir virüs olsa idi ölüm oranı %90 lar da olması gerekirdi ölüm oranı yaklaşık % 5
ölenlerin %90’dan fazlası yaşlı ve ağır hasta ilacı olmayan bir hastalığın kendi kendine iyileşmesi nasıl mümkün bu hastalık salgın kapsamına girmiyor
belirti görenler önce grip tedavisini evde uygulasın (nane limon en iyi grip ilacıdır) mecbur kalmadıkça hastaneye gitmeyin grip hastalarına korona teşhisi konuluyor ve kolay olan iyileşme süreci korku ve panik ile uzuyor ve hatta imkansız hale gelebiliyor iyileşme sürecinde ilaçtan daha önemli olan hastanın iyileşeceğine inanmasıdır
“İbn-i Sînâ bir deney yapar; İki kuzuyu iki ayrı kafese koyar.
Kuzular aynı yaşta, aynı kiloda, aynı cinstir ve aynı yemlerle beslenir. Tüm şartlar eşittir… Ancak, yan kafeste de bir Kurt vardır ve kurdu sadece kuzulardan biri görebilmektedir.
Aylar sonra kurdu gören kuzu huzursuz, zayıf ve çelimsiz olduğundan ölür. Kurt kuzuya hiç bir şey yapmamasına rağmen, kuzu yaşadığı korku ve stres yüzünden ölmüştür.
Kurdu görmeyen diğer kuzu ise oldukça huzurlu olduğundan besili ve kiloludur.
Bu deneyde İbn-i Sînâ, zihinsel etkinin, sağlık ve bünye üzerindeki olumlu ve olumsuz etkisini deneylemiştir. Gereksiz korku, endişe, kaygı, stresin, insan bünyesine verdiği zararı hiç bir şey veremez. Bu salgın günlerinde en çok uzak durmamız gereken şeydir… Korku, Endişe, Kaygı, Stres, Panik. Kendiniz ve çevrenizin sağlığı için...” Alıntıdır…
Şimdi tüm bu yaygaraya bir bakın. Bunların hepsi 103 yaşında bir kadının dahi hemen iyileştiği bir virüs için olabilir mi? Sizi kandırmalarına izin vermeyin artık. 103 yaşında kadın 6 günde iyileşmiş. Normal grip bile 2 hafta sürer. Burak Turna
https://twitter.com/burak_turna/status/1239274536379518979
https://www.dailymail.co.uk/news/article-8099379/Chinese-grandmother-103-recovers-coronavirus-six-day-treatment.html
alkol corono'dan daha fazla can alıyor, alkol yasaklansın
sigara corono'dan daha fazla can alıyor, sigara yasaklansın
faiz corono'dan daha fazla can alıyor, faiz yasaklansın
zina(aids hiv) corono'dan daha fazla can alıyor, zina yasaklansın
BM: 2018'de 770 bin kişi AIDS'ten hayatını kaybetti aids daha ölümcül olduğu halde ve aids’nin birinci sebebi zina olduğu bilindiği halde neden zina yasaklanmaz!
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde her yıl 5 milyon civarında grip vakası ortaya çıkıyor ve bundan kaynaklı ölümlerin sayısı 650 bini buluyorken, koronovirüs konusunda neden bu kadar panik yaşanıyor?!
“dünyada bir ayda normal gripten ölen insan sayısı dünyada 4 ayda koronadan ölenin 2 katı. Daha aşı yok, tedavi için ilaç yok. 275.000 virüs taşıyandan 88.261 ı, yani üçte biri şifa bulmuş, panik devam ediyor. … mesele korona değil anlayın artık” 18 mart 2020
2019 Kasım ayından, yani Korona’yla tanıştığımız günden 18 Ocak 2020 tarihine kadar Amerika’da 15 milyon kişi İnfluenza (grip) olmuş Bu rapora göre bu hastaların 8 bin 200’ü ölmüş! Bu sayı şu an tüm dünyada koronavirüsten ölen kişi sayısından daha fazla
Biyolojik savaş mı, psikolojik savaş mı?
Ben hesap mı bilmiyorum, biri beni mi işletiyor!. Bir biyolojik savaş mı yaşıyoruz ya da psikolojik bir savaş mı sözkonusu. Basında yer alan açıklamalar önümde: 9.3.2020 tarihi itibarıyla Dünyada Korona’dan ölen kişi sayısı 3.825 kişi. Şimdi sıkı durun! ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi’nin son yayınladığı rapora göre koronavirüsten çok İnfluenza’dan kaynaklı ölümlerdeki artış dikkati çekiyor. 2019 Kasım ayından, yani Korona’yla tanıştığımız günden 18 Ocak 2020 tarihine kadar Amerika’da 15 milyon kişi İnfluenza (grip) olmuş. Bu rapora göre bu hastaların 8 bin 200’ü ölmüş!. Bu sayı şu an tüm dünyada koronavirüsten ölen kişi sayısından daha fazla. Arkadaşlar, sadece ABD’de, dünyada Korona’dan ölen insan sayısının yaklaşık 3 katı insan ölmüş, kimse bundan söz etmiyor, panik yok!
Tekrar aynı soruyu sorayım: Bir biyolojik savaş mı yaşıyoruz ya da psikolojik bir savaş mı sözkonusu!
ABD’nin nüfusu 327.2 milyon (2018), yüzölçümü 9.834.000 km2, Çin’in nüfusu 1.386 milyar (2017) yüzölçümü 9.597.000 km2. Yani ABD toprağı Çin’den fazla, ama Çin’in nüfusu ABD’nin nüfusunun 4 katından fazla. Yani, nüfusa oranladığınızda ABD’den gripten ölen insan sayısını sadece Çin’e oranlasanız, ABD’nin can kaybı dünyadaki can kaybından en az 10 kat daha fazla. Bu arada Rusya’nın yüzölçümü 17.1 milyon km2, Hindistan 3.287 milyon km2! Ne kadar adil bir dünya değil mi!.
Dünya gelirinin yaklaşık yarısı ABD’ye, ihtiyar kıtanın toprağının yarısı Rusya’ya, dünya nüfusunun dörtte biri Çin’e!.. Bu gerçek değişip yerine adalet ikame edilmeden savaş, terör ve darbeler bitmez. Birilerinin bu düzeni sürdürmek için savaş, terör, darbelere ihtiyacı var.
Çin’den gelen haberlere göre Haziran’a kadar yayılma devam edecekmiş. Mayıs’ta derler mutasyona uğradı, bu yeni salgın yeni bir tip Korona, haydaa, geri baştan al..
Önce, gerçek ne? Bu yalanlar artık eskiyince yeni yalanlarla kandırılmayalım. Bu biyolojik savaş mı, dünya başka bir komplo ile mi karşı karşıya, yoksa psikolojik bir savaş mı sözkonusu! İlk cevaplanması gereken soru bu!
Bu arada Avrupa’da son durum şöyle, Salı sabahı itibarı ile iki haftayı aşkın sürede 463 ölümün kaydedildiği İtalya’nın ardından Fransa’da ölü sayısı 25’e çıktı, İspanya’da 30, İngiltere’de 5, Almanya’da 2 kişi hayatını kaybetti.
Türkiye süreci iyi yönetti. Paniğe sebeb olmadı. Kötü senaryoya ilişkin birtakım ciddi hazırlık çalışmaları yapıldı. Sonunda inşallah götürüp bizi batıdan ithal aşıya mahkûm etmezler.
Bir de bu virüslere karşı en etkili korunma yolu Kenevir’deki THC ve CBD. Hangi akıl ise bu iki maddeyi de yasaklıyor. Biz bunun kavgasını Alkoloid fabrikasını kurarken ABD’ye karşı verdik. Şimdi geldik, aynı lobi Kenevir’de karşımıza çıkıyor.
Yarın Türkiye’de de ölümler başlarsa, ben diyeceğim ki; siz ölmeye devam edin, çünkü yaşamanız için mevzuat müsaid değil. Bu uygulamada “kamu yararı” yok, “kamu zararı” var!. Bu uygulama devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyet esasları ile çelişir.
Bakın, önümde 2020 yılı ilk iki ayı ölüm istatistikleri var. Korona’dan ölen 2360. Grib’ten ölen 69602. Sıtmadan ölen 140.548, İntihar eden 153.696. Trafik kazalarındaki ölüm sayısı 193.479, HIV-AIDS 240.950, Alkol’den ölen 240.950, Sigara’dan ölen 716.498, Kanser’den ölen 1.177.141!
TÜİK verilerine göre ülkemizde Ölümle sonuçlanan intihar sayısı 2017 yılında 3 bin 168 iken 2018 yılında 3 bin 161 kişi oldu. İntihar edenlerin yüzde 75,6’sını erkekler, yüzde 24,4’ünü ise kadınlar oluşturdu.
BBC’nin haberine göre, kalp ve damar hastalıkları en büyük ölüm nedeni olarak görülüyor. Yüzde 32,3 ile toplam ölümlerin üçte biri bundan kaynaklanıyor. İkinci sırada ise kanser geliyor. Kanserden ölümler yüzde 16,3 ile toplamın altıda birini oluşturuyor. Diyabet, solunum yolları hastalıkları ve demans (bunama) diğer bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ölüm nedenleri arasında yer alıyor. En şaşırtıcı verilerden biri de hâlâ çok sayıda insanın önlenebilir hastalıklardan ölmesi. 2017’de 1,6 milyon kişinin ölümü ishale yol açan hastalıklardan oldu. İshal ölüm nedenleri arasında hâlâ ilk 10’da bulunuyor. Bazı ülkelerde ise ilk sırada geliyor.
Bu rakamlar ışığında konuya baktığımızda yerine oturmayan taşlar var. Gerçek bize açıklananlardan ibaret değil. Bir biyolojik savaşla mı, ya da psikolojik bir savaşla mı karşıyayız bu çok açık ve net değil. Eğer bir biyolojik savaşla karşı karşıyaysak tedbirimizi ona göre almamız gerekiyor.
Eğer bu bir nüfus kontrol politikasının ürünü ise, o zaman bundan sonraki adımı görmemiz ve tedbirimizi ona karşı almamız gerek.
Bana bu konu çok sıradan, basit bir iş gibi gözükmüyor. Burada çok önemli olan bir diğer husus, bu mikrobun mutasyona uğrayıp uğramadığı ile ilgili.
Bu felaket artık sadece Çin’i ilgilendirmiyor. İran, İtalya, Fransa, belki yarın İngiltere, Almanya, Rusya, İsrail’i de vuracak. İsrail’de Kabbalist kahinler, biyolojik silahla muhtemel bir saldırıya karşı daha önce uyarıda bulunmuşlardı. Ve Avrupa’daki gelişmeler karşısında hemen kapıları kapattılar.
Göreceksiniz bu işin sadece insan sağlığı ile ilgili sonuçları olmayacak, ekonomik, sosyal, siyasal sonuçları olacak.
Bu eğer bir biyolojik savaşsa, karşı tarafın buna cevabı ne olacak, onu da görmemiz gerek. Bu durumda dünya daha da güvensiz bir hale gelebilir.. Teröristler biyolojik saldırılarda bulunurlarsa ne olacak? Salgın durdurulsa bile bu işten zarar gören ülkelerin ekonomilerini hemen toparlamaları kolay olmayacak.
Yarın dünyanın bir başka yerinde benzer, yeni bir salgın olursa ne olacak. Bu konuda da Dünya Sağlık Örgütü’nün bir hazırlığı olmalı. Bu iş global sağlık ve ilaç sektörünün insafına bırakılamaz.
Gelişmeleri yakından takip etmeliyiz. Panik olmamalı. Söylentiler konusunda dikkatli olunmalı. İstanbul için de herhalde Korona virüsü ile ilgili ayrı bir acil eylem planı vardır. İnşallah bu musibet de hafif hasarla geçiştirilir de, depreme hazırlık konusu yeniden öncelikli gündem olur. Çünkü o konuda yapacak daha çook iş var. Selâm ve dua ile.
http://www.haber7.com/yazarlar/abdurrahman-dilipak/2951805-biyolojik-savas-mi-psikolojik-savas-mi/?detay=1
“KORONA: SON DURUM Başta söylediğimiz gibi yeni kuş ve domuz gripleri balonun bir başka sürümü ile karşı karşıyayız Aslında ölümcül bir virüs değil (grip) ve muhtemelen toplumun yarıdan fazlasına bulaştı ve hepsi atlattı Bu virüsün sahipleri KORKU TERBİYESİ yapıyor” Kemal Özer
corono gribine karşı alınacak tedbirler; boğaz ağrısı; sirke+tuz+karabiber gargara yap
nezle, öksürük; nane+limon+çörek otu kaynat bal ekle ılık iç
ateş; kekik kaynat bal ekle ılık iç duş al bol su iç
takviye; incir ceviz
manevi tedbir; ya Şafi hiçbir hastalık bırakmayan şifa ver
corono bir grip türüdür ilk aşamada müdahale edilirse sumak işe yarayabilir !!! hasta olmayanların bile bir bardak sumak çayı içmelerini tavsiye ederim şifa veren Allah'tır ilacın illa kapsül içinde olması gerekmiyor! Sumağın Faydaları
Korona'nın şifası sumak ta mı? MODERN TIBBA GÖRE SUMAĞIN FAYDALARI
“Son söyleyeceğim sözü baştan söyleyeyim, bu dönemde sumağın bol bol (abartılmadan) tüketilmesi konusunda ben ikna oldum." Prof. Dr. Ali Kutlu
Anavatanı Anadolu olan ve hemen her yerde yetişebilen sumak, bünyesindeki tanen maddesi sebebiyle en iyi mikrop öldürücüdür. Diğer adı ‘rhus’ olan sumak, yeşile çalan çiçekleri ve kırmızı meyveleri olan bir ağaçtır. Kebap, lahmacun, piyaz, soğan salatası, kelle-paça ve diğer çorbaların vazgeçilmezi ekşi bir baharattır.
Yaprakları yazın toplanır, kurutup dövülerek ufalanır. Soğana eklendiğinde kokuyu giderir yahut azaltır.
SUMAK SUYU NASIL YAPILIR
Bir miktar temiz suyu tencereye koyun, bir tutam sumak ekleyip, kaynatın ve süzün.
KADİM TIBBA GÖRE SUMAĞIN FAYDALARI
Virüs, bakteri ve mantarları öldürür
Ateşi düşürür.
Suyu ile gargara yapılırsa ağız ve boğaz iltihaplarını giderir.
Ağız yaraları ve dudak uçuklarını hızlı iyileştirir.
Marifetname’ye göre ise şişleri ve urları giderir, diş ağrılarını keser, mideyi düzeltir, iştahı açar, saçı siyahlaştırır.
MODERN TIBBA GÖRE SUMAĞIN FAYDALARI
Elektronik tıp kütüphanesi olarak bilinen ‘pubmed’deki modern tıp literatürü antiviral başlığında incelendiğinde rhus (sumak)la ilgili 20’den fazla dikkat çekici çalışma göze çarpar. Yayınlar genellikle doğulu bilim adamlarınca yapılmış.
“Geleneksel ve bütünleyici tıbba maalesef ön yargıyla yaklaşan biriyim. Fakat bahsedeceğim çalışmalar sonucu sumağın antiviral özelliklerini de görmezden gelemiyorum” diyen Prof. Dr. Ali Kutlu, sosyal medya hesabından “sumağın antiviral etkinliğine yönelik dikkate değer yayınları sizlerle paylaşacağım” diye yazıp şunları eklemiş: “Son söyleyeceğim sözü baştan söyleyeyim, bu dönemde sumağın bol bol (abartılmadan) tüketilmesi konusunda ben ikna oldum.
Rhus Chinensis, Çin sumağı olarak geçiyor. Melaphis Chinensisi denen bir çeşit yaprak biti bu bitkiden gallotannins içeren bitki atığı (safrası) oluşturur. Bu geleneksel Çin tıbbında, öksürük, ishal, gece terlemesi ve dizanteri tedavisinde kullanılıyormuş.
Biz, bitkinin virüsler üzerine etkilerine kilitlendik, diğer sağlık alanlarına yönelik kullanımlarına girmeyeceğiz. Genel olarak sumak tabir edilen bitkinin 250 alt tipi mevcut. Bitkinin safrası, yaprakları, kökleri, meyvesi geleneksel Çin tıbbında farklı amaçlarla asırlardır kullanılıyor.
Anadolu sahip olduğu coğrafi konum nedeniyle, birçok bitki türünde olduğu gibi sumak bitkisinin de (Rhus coriaria L.) gen merkezi konumuna sahip. Sumak, Türkiye’de baharat ve tıbbî bitki olarak yaygın olarak kullanılmakta.
Şimdi gelelim Pubmed üzerinden bu bitkinin çok sayıda virüse karşı antiviral etkinliğiyle alakalı yapılmış laboratuvar şartlarında deney çalışmalarına… Çoğunuzun konuya uzak olduğunu düşünerek sonda söyleyeceğim özet cümleyi ilk başta söyleyeyim. Bitkinin farklı parçalarından hazırlanan ürünler, ilerde potansiyel ilaç olabilecek kadar etkili (virüsün hücreye girişi, hücrede üremesi ve hücreye verdiği zararların önlenmesi) antiviral etkinliğe sahip gibi görünüyor.
Modern tıbbın bir çıkmazı da konuyla ilgili olumsuz görüş bildiren çalışmaları genel olarak yayınlamaya değer bulmayıp, yayın haline getirilememesidir. Sonuç olarak, bu dönemde sağlıklı beslenmenin ve virüslere karşı vücut savunmasını arttırmanın bir parçası olarak sumağı şiddetle öneriyorum.
Zaten şu anda hayatımıza giren birçok ilaç, kökenini doğadaki bitkilerden almaktadır. Nitekim FDA 2006 yılında HPV tedavisinde ilk defa olarak sinatakeşin isimli bitkisel bir ilaca onay vermiştir.
Konuya geri dönersek, paylaşacağım ilk yayın, SARS salgınından 2 yıl sonra yapılmış. Taiwan ve Singapur’da olduğu gibi (küçük çapta salgınlar) SARS Cov virüs salgınlarının her zaman olabileceğine dair bir uyarıda bulunuyor. SARS Cov virüsün erken safhada hücre içine girişine engel olabilecek potansiyel mikro moleküller araştırılmış.
Zaten bunu yapan ilaçlar farklı virüsler için geliştirilmiş (HIV enfuvırtide ) ve herpes simplex virus, için FGF4 signal peptide ve r>-docosanol geliştirme aşamasında denmiş) SARS-CoV S2 protein bağlayan yüksek afinitelı moleküller üzerinde çalışılmış. Bunun için deneysel olarak HIV-luc/SARS pseudotyped virus geliştirmişler. Quercetin’in HIV-luc/SARS hücreye girişini engellediği ve antiviral etkinliğinin olduğu gösterilmiş.
Dikkat çeken TGG maddesi Galla chinensis (Çin sumağı meyvesi) içinde bulunabilen bir ekstraktit ve mükemmel bir potansiyel antiviral ilaç olduğu vurgulanıyor… (Yayın Small Molecules Blocking tho Entry of Sovoro Acuto Respiratory Syndrome Coronavirus into Host Cells (JOURNAL OF VIROLOGY (2018 imp Faktör 4,32)
Gelelim bu yayınlar içinde en dikkat çekici olan oldukça itibarlı bir dergiye…
2018 yılında yapılan deneysel bir çalışmada (Viruses dergisi (Imp Faktör 3,8 Inhibition of Rabies Virus by 1,2,3,4,6-Penta-O-galloyl-p-d-Glucoso (PGG) Involves mTOR-Depondent Autophagy) Rhus chinensis içeriğinde bulunan 1.2.3.4.6-penta-0*galk>yl–D-glucose (PGG) maddesinin geniş spektrumlu antiviral etkisinin olduğu kuduz virüsüyle enfekte edilen farelerde virüs titresini 50 kat. viral mRNA expressyonunu (90%’a kadar) protein sekresyonunu inhibe ettiği bulunmuş.
Sadece virüsün hücre içine girişini değil, mTOR-dependent autophagy signaling pathway aktivasyonuyla virüs hücre ölümü oluşturmasını baskılıyor.
İlginç bir çalışmada ise HSV 1 ve 2 (halk arasında dudak ve genital uçuk virüsü) hücre kültürlerinde kokulu sumak ekstraktları kullanılmış. Hücrelere virüs enjekte edilmeden 1 saat önce kokulu sumak ekstraktları uygulanmasıyla maksimum etki görülmüş ve plak formasyonu %99 üzerinde azalmış. HSV 1’in enfeksiyon oluşturma gücü yüzde 50 azalmış. HSV 2 de bu etki daha düşükmüş. Enfekte edilen hücreler uygulandığında ise belirgin antiviral etki gözlenmemiş.
Bu bulgulara göre bitki ekstresi sadece viral zarf ile değil, aynı zamanda herpes simpleks virüslerinin konakçı hücrelere absorbe olma ve bu hücrelere nüfuz etme kabiliyetini bozan konakçı hücrelerinin yüzeyi ile etkileşime girdiği görülmektedir (Antiviral activity of Rhus aromatica (fragrant sumac) extract against two types of herpes simplex viruses in cell culture. Pharmazie. 2009 Aug;64(8):538-41)”
BİLİMİN GELDİĞİ NOKTA 1000 YIL EVVELDEN BİLİNİYORDU
Hocanın yazdıkları bunlar. Netice itibariyle beş asır hatta bin yıl evvel neşredilen kitaplarda yer alan bilgiler bugün akademik dergilerde buluş/keşif diye çıkıyor. Batılılar ve içimizdeki Batılılaşmışlar, kadim bilgiye sırtını döne dursun, Doğulu bilimciler henüz yeterli olmasa da hikmetin izini sürüyor. Sumağın, mikropların ve özellikle de korona virüsünün tedavisi için bir ilaç olduğu gerçeği, zahirde kara gözüken günlerde üstelik bir modern tıpçı tarafından paylaşılıyor.
Bu paylaşım, modern tıbbın çaresizliğinin kabulü olmanın yanı sıra, gerçeğin hiçbir zaman balçıkla sıvanamayacağını da göstermekte. O halde koronavirüsüne yakalananlar ve diğer hastalar, sumağı gönül rahatlığı le kullanmalı. Kim bilir, belki hastanelerde de bu gerçeği görmek gecikmez. Şifa niyazı ile…
http://www.gercekhayat.com.tr/hayat/koronanin-sifasi-sumakta-mi/?fbclid=IwAR3CximKc0vfH---Hw8M1LVd8IPMr_ewgnKmDYW0gGUQy5NPaZ18CeIgVFg
(İbrahim,"hastalığıma ancak O şifa verir" dedi.) [Şuara suresi 80]
Peygamberimiz (Salat ve Selam Olsun) şöyle buyurdu: "Dikkat edin! Size hem hastalığınızı hem de ilacını bildiriyorum: Hastalığınız günahlardır. İlacı ise tevbe etmektir." Ramuz el Hadis no: 2006
mağazalarda, fabrikalarda, avmde, bankalarda, borsada, otobüste, çarşıda v.b. yerlerde camideki yakınlıktan daha fazla yakınlık olabiliyor
bu şekilde camiyi kapatmak doğru değil, çözümde değil
eğer ciddi sorun olsa idi sokağa çıkma yasağı gelirdi şu anda cami kapatmak doğru değil
Allah'a inanıyorsanız! tevbesiz tedbirin bir işe yaramayacağını anlamalısınız bu belaların manevi sebebi; azgınlıktır, zulümdür, kul hakkıdır, günahlardır
seküler tedbirlerle corona'dan kaçarsanız, Allah size baş edemeyeceğiniz daha büyük belalar verir tek yol islam tek yol tevbe
cuma'yı yasaklamadan önce bu belaların manevi sebeplerini yasaklayın ki Allah şifa versin
önce barları, bira fabrikalarını, bankaları, avmleri, statları kapatın
ülkeyi şeriatla yönetin
yine bulaşıcı hastalıklar bitmiyorsa
bu kıyametin yaklaştığının belgesidir
tedbir işe yaramaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.