28 Aralık 2019 Cumartesi

İnsanı helak eden büyük günahlar





“Allah’ın emirlerini yerine getirmeme ve yasakladığı şeyleri yapma şeklinde” tarif edilen günah, aynı zamanda insanı Allah’ın yolundan uzaklaştıran bir başkaldırı olarak da tanımlanır. "günah kavramı" için, “Büyük olsun, küçük olsun, her günah esasında Allah’a karşı yapılmış bir edepsizliktir, çizgi dışına çıkmaktır. aynı zamanda büyüklerimizin ifadesiyle küfre doğru bir adım atmadır. Çünkü her bir günah içinde küfre giden bir yol vardır.” İmam Zehebi’nin ”Büyük Günahlar” kitabına göre insanı helak eden 76 büyük günah şöyle:

1. Büyük Günahların En Büyüğü: Allah’a Ortak Koşmak (Şirk)

2. Ana Babaya Asi Olmak, Onlara Eziyet Etmek

3. Yalan Yere Şahitlik Etmek

4. İnsan Öldürmek

5. Sihir (Büyü) Yapmak

6. Namazı Terk Etmek

7. Zekâtı Vermemek

8. Faiz Yemek

9. Yetim Malını Yemek ve Ona Zulmetmek

10. Allah’a ve Resûlü’ne Yalan İsnad Etmek

11. Özürsüz Olarak Ramazanda Bir Gün Bile Oruç Tutmamak

12. Savaş Meydanından Kaçmak

13. Zina Yapmak

14. İdarecinin Halkını Aldatması, Onlara Zulmedip Zorbalık Yapması

15. Haram Olan İçkiyi (Hamr) İçmek

16. Kibirlenmek, Kendini Beğenmek, Övünmek

17. Livata

18. İffetli Kadın veya Erkeğe İftirada Bulunmak

19. Kamu Malından, Ganimetten, Devletten ve Zekâttan Çalmak

20. Haksız Yollarla İnsanların Mallarına El Koymak, Haram Yemek, Haram Kazanç

21. Hırsızlık Yapmak

22. Yol Kesmek

23. Yalan Yere Yemin Etmek

24. Çok Yalan Söylemek, Sözlerinin Çoğu Yalan Olmak

25. İntihar Etmek

26. İdarecinin ve Hâkimin Adaletsiz Olması, Haksızlık Yapması, Rüşvet Almak

27. Deyyusluk, İki Kişi Arasında Bozgunculuk İçin Çalışmak (Deyyus nedir; kimlere denir?)

http://bunlaridusun.blogspot.com/2018/10/deyyus-nedir-kimlere-denir.html

28. Karşı Cinse Özenmek (Erkeğin Kadına Kadının da Erkeğe Benzemesi)

29. Hulle Yapmak ve Yaptırmak

30. Ölü Eti, Leş, Kan ve Domuz Eti Yemek

31. İdrardan Sakınmamak

32. Haraç Toplamak

33. Riyakârlık Yapmak, Gösteriş, İkiyüzlülük

34. Allah ve Resûlüne İhanet Etmek, Emanete Hiyanet

35. İlmi Gizlemek ve Sadece Dünya İçin Öğrenmek

36. İyiliği Başa Kakmak

37. Kaderi Yalanlamak ve İnkâr Etmek

38. Başkalarının Söz ve Sırlarını Öğrenmeye Çalışmak

39. Lanet Etmek, Sövmek

40. Sözünde Durmamak, Ahde Vefasızlık

41. Kâhin, Büyücü ve Müneccimi Tasdik Etmek

42. Kadının Kocasına Haksız Yere Huysuzluk Yapması (Nüşûz)

43. Akrabaların Hakkını Gözetmemek, Onlarla İlişkiyi Kesmek

44. Resim Yapmak

45. Söz Taşımak, Koğuculuk

46. Ölenin Ardından Ağıtta Aşırı Gitmek

47. Nesebe ve Soya Sövmek

48. Baş Kaldırmak, İsyan Etmek, Haddi Aşmak, Başkalarının Hukukunu Çiğnemek, Serkeşlik Etmek

49. Gücü Yettiği Hâlde Haccı Terk Etmek

50. Müslüman’a Eziyet Etmek ve Ona Sövmek, Küfretmek

51. Allah Dostlarına Eziyet Etmek ve Onlara Düşman Olmak

52. Elbiseyi Kibir Maksatlı Uzatmak (Elbise ile Gösteriş Yapmak)

53. Erkeğin İpek Giymesi, Altın Kullanması

54. Kölenin Efendisinden Kaçması

55. Allah’tan Başkasının Adına Kurban Kesmek

56- İnsanlara Yol Gösteren Levhaların ve Hudut İşaretlerinin Yerini Değiştirmek ve Sökmek

57. Sahabe Efendilerimize Sövmek, Kötü Söz Söylemek

58. Ensardan Herhangi Birine Sövmek, Kötü Söz Söylemek

59. Dalalete Çağırmak, Bidatçılık, Kötü Bir Çığır Açmak

60. Peruk Takmak, Dişlerin Arasını Seyreltmek ve Dövme Yaptırmak

61. Herhangi Bir Kesici Aleti, Silahı Kardeşine Doğru Tutarak Korkutmak

62. Bilerek Babasından Başkasına Baba Demek

63. Uğursuzluğa İnanmak

64. Altın ve Gümüş Kaptan Yemek İçmek ve Kullanmak

65. Cedelleşmek, Diyalektik, Kur’ân ve Dini Konularda Deliller Aramak

66. Eşine, Hizmetçilerine, Zayıflara ve Kölelere Haksızlık Edip Zulmetmek ve Eziyet Etmek

67. Tartıda ve Ölçüde Haksızlık Yapmak

68. Allah’ın Azabından (Mekrinden) Emin Olmak

69. Allah’ın Rahmetinden Ümit Kesmek

70. İyiliğe Karşı Nankörlük Yapmak

71. Fazla Suyu Hapsedip Kimseye Vermemek

72. Hayvanın Yüzünü Dağlamak

73. Kumar Oynamak

74. Harem (Mekke) Bölgesinde Taşkınlık Yapmak

75. Özürsüz Cuma Namazını Terk Etmek, Bunda Israrcı Olmak

76. Müslümanları Gizlice İzlemek ve Mahremlerini Açığa Çıkarmak

http://www.haber7.com/kitap/haber/431202-insani-helak-eden-76-buyuk-gunah

İslam’da büyük günahlar...

1- Kalple ilgili olanlar: Şirk, günahta ısrar, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, azabından emin olmak.

2- Dil ile ilgili olanlar: Zina iftirası, yalancı şahitlik, sihir, yalan yere yemin etmek.

3- Mide ile ilgili olanlar: Sarhoş edici içkiler içmek, yetim malı ve faiz yemek.

4- Cinsel organlarla ilgili olanlar: Zina, livata.

5- El ile ilgili olanlar: Hırsızlık, adam öldürmek.

6- Ayak ile ilgili olanlar: Savaş sırasında kaçmak.

7- Bütün bedenle ilgili olanlar: Ana-babaya itaatsizlik.

Fakat asıl şu ölçüyü unutmayın: “Günahın küçüklüğüne değil, kime isyan edildiğine bak, buna nisbetle cümle günahlar kebairdir.” (Bkz. Kurtubî Tefsiri. V. 159.)

Kaynak: Cemal Nar, Altınoluk Dergisi, Sayı: 360

Allah'ın haram kıldığı yedi şeyden birini yapıyorsanız helak oldunuz demektir.

Allah Teâlâ'nın mûcize kitap Kur'ân-ı Kerîm'de emrettiği ve Resûlullah'ın müminleri îkaz ettiği günâhlardan kaçınmamız gerekiyor. Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.” (Bakara, 275)

Resûlullah buyuruyor: “Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır; ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız! Allâh’ın emriyle fâizcilik artık yasaktır. Câhiliyeden kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdülmuttalib’in oğlu (amcam) Abbâs’ın fâizidir.” (Müslim, Hac, 147; Ebû Dâvûd, Menâsik, 56; İbn-i Mâce, Menâsik, 76, 84;)

HELAK EDEN 7 GÜNAH Resûlullah buyuruyor: “-Yedi helâk ediciden kaçının!” Sahâbîler: “-Ey Allah'ın Resûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular. Hz. Peygamber (s.a.v.): “-Allah’a ortak koşmak, sihir (büyü) yapmak, Allah’ın haram kıldığı bir nefsi haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak, evli, namuslu ve hiçbir şeyden haberi olmayan kadınlara zina isnad etmektir,” buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ 23, Tıb 38, Hudûd 44; Müslim, Îmân 145. Ebû Dâvûd, Vasâyâ 10; Nesâî, Vasâyâ 12)

https://www.islamveihsan.com/helak-eden-gunahlar.html

Timurtaş Uçar Hoca ~ Büyük Günahlar

https://www.youtube.com/watch?v=PbYdMrqkMG0

Müslümanın Sakınması Gereken Büyük Günahlar

Kur'an-ı Kerim ve hadislerde Müslümanın sakınması gereken büyük günahlar sayılmıştır. Bu günahlardan birini işleyen Müslümanın mutlaka tövbe edip pişmanlık duyması gerekir. Bu büyük günahlardan bir kısmını şöyle sıralayabiliriz;

1- Allah'a ortak koşmak. (En büyük günahtır. Bunu işleyen Kelime-i Şehadet getirmeli yeniden dine dönmelidir.) 2- Zina 3- Haram para kazanmak.

4- İçki ve benzeri uyuşturucu maddeler (sıvı gaz veya katı olabilir) kullanmak.

5- Hırsızlık 6- Adam öldürmek.

7- Namuslu kadına zina iftirası atmak.

8- Yalan şahitlik yapmak.

9- Doğru şahitlikten kaçmak.

10- Yalan yere yemin etmek.

11- Gasp etmek.

12- Faiz yemek veya faiz vermek.

13- Rüşvet almak veya vermek.

14- Anne-babaya karşı gelmek. (Ancak anne ve baba dine aykırı bir emir verirlerse onları dinlemezsiniz.) 15- Akrabalarla ilişkiyi kesmek.

16- Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sözlerini reddetmek veya ona söz uydurmak.

17- Namazları kılmamak.

18- Oruç tutmamak.

19- Zekat vermemek.

20- Müsait olanın hacca gitmemesi.

21- Ölçü ve tartıda hile yapmak.

22- Sahabeye dil uzatmak.

23- Hz. Peygamber (s.a.v.)'in mucizelerini reddetmek.

24- Sihir ve büyü yapmak.

25- Hayvanlara eziyet etmek.

26- Domuz eti yemek.

27- Allah'tan gayrisi için kesilen hayvanı yemek. Leş yemek.

28- Gıybet, iftira etmek.

29- Yetim hakkı yemek.

30- Kul hakkı yemek.

31- Allah'tan ümit kesmek.

32- Kumar oynamak.

33- İsyan etmek.

34- Yol kesmek, eşkıyalık. Mafyacılık.

35- İntihar etmek.

36- İnsanların namus ve iffetine küfretmek.

37- Müslümana silah çevirmek. Bize silah çeviren bizden değildir buyurmuştur. Efendimiz.

38- Stokçuluk yapmak.

39- İnsanları aldatmak, kandırmak.

40- Kötü bir çığır açıp insanları şerre yönlendirmek

İNSANLARA ŞÖYLE DAVRAN İnsanlarla yumuşak konuş. İnsanlarla gereksiz yere tartışma. Haklı da olsan vazgeç. Herkese güler yüz göster.

Yüz çevirme İnsanların ihtiyacını gider. Açları doyur. İşini gör. İNSANLARLA İLİŞKİLERİNDE ŞUNLARA DİKKAT ET Sürekli onları tenkit etme. Hatayı yüzüne vurma. İnsanlara düşmanlık yapma. İnsanları dinle. Anlamaya çalış. Kendilerini anlatma şansı ver. İnsanların zarara uğramasına müsaade etme. İnsanları aldatma. Aldanmaya da müsaade etme.

KALBİNİ KONTROL ET Amellerinde Allah'ı gözet. Derdin Allah olsun. Gayrisi geçer-gider. Allah'ın rızasını esas al. İnsanların rızası peşinden koşma yanlış olur. Kendinden emin isen başkalarının sözü seni üzmesin.

Günlük belli zikirleri -Allah'ın isimlerini- unutma. Her gün Kur'an-ı Kerim'den bir şeyler oku. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hayatından bir meseleyi öğren.

KİNDAR OLMAYIN Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Birbirinizle ilgiyi kesmeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Kin ve düşmanlık beslemeyin. Birbirinizi kıskanmayın. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olunuz. Bir Müslüman diğerine üç günden daha fazla küs kalamaz."

ŞU DÖRT ÖZELLİK MÜMİNDE BULUNUR Fuzuli ve gereksiz konuşma Tevazudan vazgeçme Allah'ı bolca an. Kötü huydan uzak dur.

BANA ÖLÜMÜ HATIRLAT Halife Hz. Ömer bir dostuna ricada bulunur. Şöyle der; Dünyanın ve görevimin yoğunluğu olur da bana bir an için ölümü unutturabilir. Senden istediğim; her gün bir iki kez yanıma uğraman ve bana 'Ömer! Ölüm var ölüm' sözünü hatırlatmandır. Adam kabul eder ve her gün iki kez Hz. Ömer'e uğrar ve 'Ömer! Ölüm var ölüm' der. Bir gün yeniden meclise gelir ve 'Ömer! Ölüm var ölüm' der. Hz. Ömer (r.a.) ise cevaben şöyle der: Artık gelmene gerek kalmadı. Zira bugün aynada kendine bakarken saçlarımın arasında ak kılları gördüm. Onlar bana ölümü hatırlattı. Bundan sonra her aynaya baktığımda hatırlayacağım. Sen hatırlatma der.

Büyük Günahlar (72 Büyük Günah) 1. Allah'a şirk koşmak.

2. Falcılara, kahinlere, sihirbazlara, gâipten (:gaybden) haber verdiklerini iddia edenlere inanmak ve kapılmak.

3. Allah'tan başkasına yemin etmek.

4. Dininden dönüp mürted olmak.

5. Kur'an-ı Kerim'i ezberleyip unutmak; okumasını öğrendikten sonra unutmak.

6. Dünyaya muhabbet etmek/bağlanmak. Dünya muhabbetine düşüp âhireti unutmak, dinî vazifeleri terk etmek.

7. Hz. Peygamber (asm)'e yalan/hilaf (:gerçek dışı) söz isnad etmek, onun söylemediği bir sözü söylemek.

8. Hz. Peygamber(asm)'in ashabına/sahabeye dil uzatmak/kötü söz söylemek ve onlara sövmek.

9. Mukaddesata küfretmek, bunları alaya almak.

10. Bir namaz vaktini kaçıracak kadar cünüplükten temizlenmemek; cünüp gezmek.

11. Vaktinden evvel ezan okumak ve namaz kılmak.

12. Beş vakit namazı vakitlerinde kılmayıp kazaya bırakmak.

13. Bir özür olmadığı halde, Ramazan orucu tutmamak, Müslümanların önünde oruç yemek.

14. Malının zekâtını ve mahsulünün öşürünü vermemek.

15. Helalı helal bilip itikat etmemek; haramı/haram olanı, haram bilip itikat etmemek.

16. Erkekler ve kadınlar, şehveti tahrik edecek şekilde giyinmek.

17. Erkekler ipekli giyinmek, âlâyişli/gösterişli bir şekilde süslenmek.

18. Edep yerlerini/avret mahallini açmak, başkasına göstermek; başkasının avret yerine bakmak.

19. Kadınlar erkek elbisesi giymek; erkekler kadın elbisesi giymek; karşı cinse benzemeye çalışmak.

20. Karnı doyduktan sonra yemek/yemeğe devam etmek.

21. Şarap ve alkollü içkiler içmek; Keyif verecek (esrar, eroin gibi uyuşturucu) şey yemek-içmek.

22. Köpek artığını yemek.

23. Domuz eti ve yağı yemek.

24. Ölmüş hayvan (meyte:leş) eti yemek ve yedirmek.

25. Birbirine nişan almak/nişan dökmek (dövme yaptırmak gibi).

26. Faiz (riba) almak ve vermek, tefecilik yapmak.

27. Hırsızlık etmek.

28. Elin/başkasının malını zorla gasbetmek/cebren almak.

29. Anaya babaya asi olmak, onları dövmek.

30. Sıla-i rahmi terk/kat-ı rahim etmek; akrabalarla bağlantıyı kesip, onları ziyaret etmemek, varsa hâcetlerini görmemek.

31. Haset etmek.

32. Emanete hıyanet etmek.

33. Müslüman veya kâfir bütün insanlara hıyanet etmek.

34. Mü'minin, imana ve İslam'ın emirlerine itaate dair olan taraflarını alaya almak.

35. Küfür ve fuhuş sözler konuşmak.

36. Söz/laf taşımak, koğuculuk etmek (:nemîme).

37. Gıybet/dedikodu etmek.

38. Mü'min kardeşinin hatırını/gönlünü yıkmak/kalbini kırmak.

39. Namuslu kadınlara dil uzatmak/bir saliha/namuslu hatuna fahişe demek, namuslu kadınlara ait aile sırlarını yaymak.

40. Kadınlar, erkeklerinin yatağından kaçmak.

41. Avretler (:kadınlar) erinin ziyanına varmak/kocasından izinsiz ziyarete gitmek.

42. İki kızkardeşi birden nikâh altında tutmak

43. Ehlinin (karısının) oyluğunu (:avret ve mahrem yerlerini) anasının oyluğuna benzetmek (zıhar yapmak:Türkçede 'anam avradım olsun' demek gibi).

44. Ehlinin anasına sövmek.

45. Cahil kalmak; dinî vazifeleri, farzları, vacipleri, sünnetleri öğrenmeyip, cahillikte ısrar etmek. (Dünya ve âhiret işlerine ve dinine ait bilgileri -farzları ve haramları- öğrenmemek, cahillikten sakınmamak. Dinî hükümleri öğrenmeyenler, rahatlıkla haram işleyebilir).

46. Cahillik ne musibettir bilmemek (Bilmediğini bilmeyen de rahatlıkla harama düşebilir).

47. Ölçüyü ve tartıyı düzgün ve adaletli yapmamak, hileli yapmak.

48. Allah Teâlâ'nın azabından emin olmak/korkmamak; kurtuluşa ermiş özel kişilerden olduğu sanısına kapılmak.

49. Allah'ın rahmetinden ümit kesmek.

50. Zina etmek, meşru olmayan şehevi zevkler peşinde koşmak; kendine zina ettirmek.

51. Eşcinsel ilişkiye girmek (livâta etmek, sevicilik yapmak, kendisine livâta ettirmek).

52. Loğusa ve âdet halinde karısına yaklaşmak/cinsel ilişkiye girmek.

53. Mecburiyet olmadan/özürsüz elin/başkasının avretine (avradına)/karısına kızına şehvetle bakmak.

54. Kibirlenmek/tekebbür etmek(:büyüklük taslamak; kendini üstün görmek; tevazudan uzaklaşmak); Kibirlenip insanlara zulüm ve tahakküm etmek.

55. Haksız yere yetim malı yemek. (Nisa, 4/10)

56. Ölüm döşeğindeyken varisten/mirasçıdan mal kaçırmak.

57. Yalan söylemek,

58. Yalan/boş yere yemin etmek, çok çok yemin etmek.

59. Yalan yere/yalancı şahitlik yapmak; hak/doğru şahitliğe varmamak/gitmemek.

60. Canlı bir hayvanı ateşe atmak.

61. Cimrilik ve hasislik/nekeslik etmek (bul ve şuhh).

62. Yapılan iyiliği başa kakmak/Bir adama iyilik edip sonra başına kakmak.

63. Zorunlu olmayarak kahkahayla çok gülmek.

64. Tegannî etmek (ahlâksız şarkılar söylemek).

65. Günah/küçük günah işlemekte ısrar etmek/Çok çok günahına musır olmak.

66. Harem-i Kâbe'de günah işlemek.

67. Ülülemre (devletin meşru yönetimine ve kanunlarına) itaat etmemek; devlete, amirlere isyan etmek.

68. Haksız yere, bilerek adam öldürmek.

69. İntihar etmek.

70. Harpte düşmandan korkup kaçmak; Allah yolunda cihadı terk etmek.

71. Rüşvet almak ve vermek.

72. Gücü yeten kimsenin münkeri/kötülüğü menetmemesi/engellememesi.

https://www.yeniakit.com.tr/haber/72-buyuk-gunah-214720.html

FATİH SULTAN MEHMED’İN NAMAZ FERMANI





FATİH SULTAN MEHMET’İN NAMAZ FERMANI

İşte böyle büyük irşâdlarla hayatına yön veren Fâtih Sultan Mehmet Han, ibâdet hayatına dikkat eder; idâresi altında bulunanların ibâdât u tâatlerinde gevşeklik göstermemelerini isterdi. O’nun bu hassasiyetini, namazın kılınmasıyla alâkalı olarak vilâyetlere gönderdiği şu ferman ne güzel ifâde eder:

“Allâh Teâlâ, emir ve nehiylerinin yerine getirilmesini bize nasîb ve müyesser buyursun! Cenâb-ı Hakk’ın «Namazı ikâme ediniz!» emr-i ilâhîsi ve Hazret-i Peygamber’in: «Namaz dînin direğidir; onu dosdoğru kılan dînini ikâme etmiş, terkeden dînini yıkmış olur...» mübârek emr-i şerîfi üzere hayırları emir ve şerlerden meneylemek üzerime vâcibdir. Bunun için bir kişi vazîfelendirdim. O, bu husûsda gerekli tâkibâtı yapacaktır. Böylece her kim namazı terk ederse, gerektiği şekilde irşâd edilecektir. Bu hizmete devlet erkânı da yardımcı ola!.. Dolayısıyla İslâmiyyet’in yüce ahkâm, emir ve yasaklarını yerine getirmede gevşeklik ve tenbelliğe aslâ meydan verilmeye!. Mescidler ve medreseler, cemâatsiz kalarak vîrâne ve harâbeye dönmeye!. O mübârek mekânlar doldurulup mâmûr edile!. Tâ ki dîn-i İslâm kuvvetli ve pâyidâr ola ki, maddî ve mânevî zaferler vücûd bula!..”

Bu davranış, âyet-i kerîmede senâ buyurulan bir ahlâk-ı İslâmiyye’dir. Allâh Teâlâ buyurur: “Onlar (o mü’minler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek, namazı ikâme ederler, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerinin sonu Allâh’a varır.” (el-Hacc, 41)

https://www.islamveihsan.com/fatih-sultan-mehmet-kimdir.html

FATİH SULTAN MEHMET’İN NAMAZ FERMANI

Allah Tealâ, emirlerinin yerine getirilmesini bize nasip ve müyesser eylesin” duasıyla başlayan ferman, şöyle devam ediyor (bugünkü Türkçe ile özet olarak):

“Bu hükümde bildirmek istediğim husus şudur: Rum diyarındaki şehir ve kasabalarda ve buraların köylerinde yaşayan Müslüman ahali, İslâm dininin emir buyurduğu farzları yapıp, sünnetlerine riayet etmekte, Kelam-ı Kadim’e ve Furkan-ı Mecid’e (Kur'an-ı Kerim’e) ve hadis-i şeriflere uymakta gevşeklik gösterip muhalefet ederler imiş...

Allah Tealâ’nın ‘Namazı ikame ediniz’ emrini çiğneyip; ‘Namaz dinin direğidir, onu dosdoğru kılan dinini ikame etmiş olur, terk eden dinini yıkmış olur’ şeklindeki hadis-i şerife uymayıp, tuğyan yoluna sapanlar ve böylece mescit ve camileri viraneye ve harabeye döndürüp, fısk ve fücur (günah işlenen) yerleri mamur ederler imiş.

Bu ve buna benzer haberler bize ulaşıyor. Eğer bunlar doğru ise, emr-i bil ma'ruf ve nehy-i anil münker (Allah’ın emir ve yasaklarını uygulama) eylemek üzerime vacip olduğundan, ileri gelen bir adamımı bu iş için vazifelendirdim. O inceleyip takip edecek.

Şöyle ferman eyledim ki: ‘Her kim namazı terk ederse... Ta’zir eylemek meşru olduğundan, İslâm dininin emri gereği artık Rum diyarında namazını geçirenler tespit edilip, tamam haklarından gelinsin... Hiç kimse ne olursa olsun bu icraata (namazın serbestçe kılınmasına) mani olmasın!..

Rum sancağı beyleri ve kadıları ve subaşıları ve bunların emrindeki diğer memurlar gönderdiğim vazifeli ile bu hususta elbirliği edip yardımcı olsunlar.

İslâmiyet'in yüce ahkâmı, emri ve yasaklarını yerine getirmekte gevşeklik ve tembelliğe asla meydan verilmeye. öyle ki, mescitler dolacak, medreseler mamur edilecek ve Din-i İslâm kuvvetlendirilmiş olacaktır. Müslümanlar refah, huzur ve saadet içinde olup, Padişah’ın devam-ı devletine ve kudretinin artmasına duacı olacaklardır. Bunu böyle bilesiniz. Alamet-i şerifeme (tuğrama-imzama) itimat kılasınız.”

NAMAZ HAKKINDA

“Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse onlar elbette derin bir ayrılığa düşmüş olurlar. Allah, onlara karşı seni koruyacaktır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” BAKARA Suresi 137. ayeti

Namaz KıLmamanın ŞartLarı; 1. Çocuk OLmak 2. Deli OLmak 3. Komada OLmak 4. Kafir OLmak Eğer Namaz KılmıyorsaNIZ Hangisisiniz!

Dünyanın Bütün Aptalları Bir Araya Gelsede Bir Kelime Uydurmaya Çalışsa

"Ben Namaz Kılmıyorum, Ama Benim Kalbim Temiz" Sözünden Daha Aptal Bir Söz Bulamazlar. Timurtaş Uçar

"DİNDE ZORLAMA YOKTUR" demek kişi zorla Müslüman yapılmaz demektir

ancak bir müslüman namaz kılmak zorundadır zekat vermek zorundadır faiz yiyen Allah'ın dinine savaş açmış demektir

Namaza yeni başlayanlara tavsiyeler

http://bunlaridusun.blogspot.com/2018/07/namaza-yeni-baslayanlara-tavsiyeler.html

24 Aralık 2019 Salı

İslam ve eşitlik islami ütopya







“Ey İnsanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz, Allah katında en üstün olanınız. O’na karşı derin bir sorumluluk bilincinde olanınızdır. Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.” (Hucurat, 49/13)

“İşte onlar gerçekten mü’minlerdir. Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır.” Enfal Suresi 4. Ayet Meali

"Rabbiniz bir olduğu gibi, babalarınız, dininiz ve peygamberiniz de birdir. Arab’ın Acem’e, Acem’in Arab’a üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya da üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâ iledir." [İbni Neccar]

(Müslümanlar kardeştir. Takvâ hariç, biri diğerinden üstün değildir.) [Taberani, Ebu Nuaym]

(Irkçılık yapan, ırkçılık için savaşan ve ırkçılık uğrunda ölen, bizden değildir.) [Ebu Davud]

Hz. Ebu Bekir (r.a.), Beytü'l-Mal'e gelen malları, hür, köle, erkek, kadın, küçük, büyük demeden Müslümanlar arasında eşit olarak dağıtırdı. Kendisine, başta Hz. Ömer (ra)olmak üzere bazıları, "Bu malı Müslümanlar arasında eşit olarak dağıttın. Halbuki, bu insanlar arasında üstün olanlar, iyi geçmişi bulunanlar ve ilk Müslümanlar var." şeklinde uyarıda bulunduğunda, "Ben, bunları hepinizden iyi biliyorum; fakat, bunların sevabı Allah'a aittir. Bu mal ise, geçim aracı ve dünya maaşıdır. Bunda eşitlik yolunu tutmak, ayırım yolunu tutmaktan daha hayırlıdır." cevabını vermişti. Ebu Yusuf, Kitabü'l-Harac, (çev: Ali Özek), İst., 1973. 83-84).

“Ahir zamanda Muhammed bin Abdullah isimli Ehl-i Beyt’ten birisi, doğu tarafından çıkacak ve Allah onunla bu dini güçlendirecektir. O kişi, Fatıma (Radiyallahu Anha)’nın soyundan, Hasan (Radiyallahu Anhuma) yoluyla gelir. Alnı şakaklarına kadar açık, burnu uzun ve kıvrık, uç tarafı ince ve ortası kemerlidir. Doğu tarafından, bayrakları siyah olan bir topluluk onun zaferine yardımcı olacak, onun alt yapısını kuracak ve ordusunu oluşturacaktır. Allah (Azze ve Celle) bir gecede Mehdi (Aleyhisselam)’ı ıslah eder ve eski halinden başka bir hale çevirir. O insanların arasında anlaşmazlıkların ve depremlerin olduğu bir zamanda ortaya çıkacaktır. Yeryüzü ondan önce zulüm ve haksızlıklarla dolu olduğu gibi, onun gelmesiyle adalet ve doğrulukla dolacaktır. Gökte ve yerde bulunan herkes ondan razı olacaktır. Yedi sene idarede bulunacak, onun zamanında Allah-u Teâlâ bol yağmur yağdıracak, yerden de bolca ürün çıkacak, mal sayılamayacak kadar çoğalacak ve ümmet arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. İsa (Aleyhisselam) gökten inince onun arkasında namaz kılacaktır.” Müslim 156/247, Ebu Davud 4282, 4285, Tirmizi 2331, 2333, İbni Mace 4082, 4086, Ahmed 1/84, 645, 3571, 3573, 4098, 4279, Mecmau’z-Zevaid 7/313, 314, Hâkim 4/557, 558, Albâni Sahiha 711, Albâni Sahihu’l-Cami 6734, 6736

“Huzuruna gelen herkese hürmet edip, eşit muamele yap. Ta ki zayıf senin adaletinden şüpheye düşmesin. Kuvvetli de, hak etmediği bir nimeti elde etme hayaline kapılmasın.” Hazreti Ömer

“Ömer bin Abdülaziz’in ekonomik uygulaması sayesinde İslâm devletinin her yerinde refah seviyesi yükselmiş, daha önce yoksulluk içinde bulunan kalabalık halk kitlesi, normal bir yaşama kavuşarak ihtiyaçlarını rahatça karşılayabilecek bir duruma gelmiştir. O, ticaret yapan kimselerin dışında kalan herkese beytülmaldan maaş bağlamıştı. Uyguladığı âdil siyaset ile fakir zümre ortadan kalkmış, toplanan zekâtların dağıtılması için memurlar zorluk çekmeye başlamıştı. Çünkü zekâta ihtiyacı olan kimse bulunamıyordu Yahya ibn Sâıd’den şöyle bir rivayet nakledilmektedir: “Ben Afrika bölgesinin zekât amili idim. Zekatları topluyor, fakat dağıtacak ihtiyaç sahibi kimse bulamıyordum. Ömer’in uygulaması insanları zengin yapmıştı. Ben bu paralarla köle satın alıp azat ediyordum” İbn Kesîr, “Ömer b. Abdülaziz çarşı pazarlara memurlar göndererek şöyle bağırmalarını emrederdi: “Ey borçlular! Ey evlenmek isteyen gençler! Ey yetimler! Ey fakir ve muhtaçlar! Neredesiniz, geliniz! Nasibinizi alınız” Ömer böylece bütün bu insanları zengin yapmıştı” demektedir”

188— Câbir ibni Abdullah'ın (Radiyallahu anh) şöyle anlattığı işitilmiştir: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kölelere iyi muamele etmesi­ni emrederdi ve: «Onlara, yediğinizden yedirin ve elbiselerinizden onlara giydirin. İz­zet ve Celâl sahibi olan Allah'ın yaratığına eziyet etmeyin.» buyurdu. A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 1/204.

İslam eşitlik ister. Peygamberimiz (Salat ve Selam olsun) kölenle aynı şeyi ye ve giy buyurmuştur.

Hazreti Ebu Bekir tüm Müslümanlara eşit maaş bağlamıştır

Hazreti Ömer kendine asgari ücret tutarında bir maaş bağlamıştır

devlet ve patronlar tüm çalışanlarına eşit ücret vermelidir (takvaya uygun olan budur)

İslam düşünmenizi ister onun için alkol ve uyuşturucu yasaklanmıştır alkol ve uyuşturucu olmasa toplumdaki işlenen suçlar ne kadar azalır bunu düşünmenizi istiyorum

İslam kul hakkı yemeyin der onun için faiz ve aşırı kar yapma yasaklanmıştır

toplumu düzeltmek için bankalar birleştirilip tek banka yapılmalı eğitim ve hastane hizmeti ücretsiz olmalıdır

ve mülk edinmeye sınır getirilmeli herkesin bir evi olmalıdır ve evi devlet ücretsiz bir şekilde yapmalıdır

toplumdaki açlığın asıl sebebi doymak bilmeyen patronlardır bundan dolayı Müslüman fakir Müslüman zenginden yaklaşık 500 yıl önce cennete girecektir zengin bu sürede malının hesabını verecektir!

İslam tüm ırkçılığa karşıdır. düşünün lafta uygar beyazlar sırf derisi kızıl olduğu için milyonlarca insanı katletmiştir İslamda üstünlük para ile mal ile güzellik ile ırk ile olmaz İslam üstünlük takvadadır der İslam tek ve doğru yönetim biçimidir

Yeryüzünde ya da herhangi bir ülkede Ömer bin Abdülaziz gibi bir yönetici olsa 2 iki yıl içinde ülkede iç karışıklık ve fakirlik biter insanlar rahatça bilim ve ilimle uğraşabilirler

biz bunları yapabilecek güçte değiliz bize düşen önce kendimizden başlayarak toplumu düzeltmek adına neler yapabiliriz onu düşünmek ve uygulamak mecburiyetindeyiz İşte bu şekilde insan melekten üstün olabilir



unutmayın bütün bunlar şeriat’a uyularak yapılabilir bu yazı bir islami ütopya’dır insanların eşit maaşa razı olabilmesi için topluma islam hakim olmalı ve bütün haramları yasaklamalıdır bu şekilde insanlar asıl ödülün cennette olduğunu bildiği için bu dünya malına önem vermez

15 Aralık 2019 Pazar

Kötülerle arkadaşlık etmekten sakının







Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla "Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği, kabirlerdeki kâfirlerin ümit kestikleri gibi tamamen ahiretten ümitlerini kesmiş bir toplumu dost edinmeyin." MUMTEHİNE Suresi 13. ayet

Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz. MAİDE Suresi 57

Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir. Tevbe Suresi 23

Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez. MAİDE Suresi 51

"Nihayet bize gelince der ki: Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar bir uzaklık olsaydı. Ne kötü arkadaşmışsın sen." (Zuhruf, 43/38)

O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: "Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım! Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim! Andolsun, Kur'an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir." (Furkan 25-29)

(Allah’tan korkup sadıklarla beraber olun!) [Tevbe 119]

(Kâfirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz.) [Nisa 140]

"Orada putları ile çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbına eşit tutmuştuk. Bizi saptıranlar ancak suçlulardır. Şimdi şefâatçımız, yakın bir dostumuz yoktur. Keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.', derler." (Şuarâ, 26/96-102)




“Yalnızlık, kötü arkadaştan daha hayırlıdır; sâlih bir arkadaş ise yalnızlıktan daha iyidir…” buyrulmuştur. (Hâkim, III, 343; Beyhakî, Şuab, 256/4993)

Mü’min, mü’minin aynasıdır; onda bir ayıp gördüğünde onu düzeltir. Edebü’l Müfred

"Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)

Ebû Musa (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misâli, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın." [Buhârî, Büyû 38; Zebâih 31; Müslim, Birr 146, (2628)]

Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur: "Sadece müminle arkadaşlık et. Senin yemeğini muttaki olan yesin." Ebu Davud, Edeb 19

"Mü'min, mü'min kardeşinin aynasıdır." (Tirmizî, Birr, 18)

"İnsan sevdiği kişi ile beraberdir." (Buhârî, Fezâilu Ashabi'n-Nebî, 7)

“Birlikte oturduğunuz dostlarınızın en hayırlısı, görünüşüyle size Allah’ı hatırlatan, sohbetiyle sizin güzel amellerinizi arttıran, salih ameliyle/güzel fiil ve davranışlarıyla size ahireti hatırlatan kimsedir.”(Suyutî, Camiu’s-Sağir, II/14).

"Dostun hayırlısı; Allah'ı zikrettiğinde sana yardım eden, Onu unuttuğunda sana hatırlatandır.”(Suyutî, Camiu’s-sağir, II/11)

"İçki içenlerle oturmayın, hastalarını ziyaret etmeyin, cenazelerinde bulunmayın, şüphesiz ki içki içen kıyamet günü yüzü karartılmış, dili göğsüne sarkıtılmış, salyası karnı üzerinde akarak gelecektir, her gören Ondan tiksinecektir." Abdürrezzak, el-Musannef, No:17074,9/240

Peygamberimiz, İsrailoğulları’nın nasıl bozulduklarını şöyle anlatır bizlere: “İsrâiloğullarının dindeki bozuklukları şöyle başlamıştır. Bir adam başka birine rastlar ve: 'Hey arkadaş, Allah’tan kork ve yapmakta olduğun şeyi terket, zira o işi yapmak sana helâl değildir' derdi. Ertesi gün aynı işi yaparken tekrar o adamla karşılaşır ve onu yaptığı kötülükten yasaklamadığı gibi onunla yiyip içmekten ve birlikte olmaktan da çekinmezdi. Onlar böyle yapınca Allah, onların kalplerini birbirine benzetti”. Sonra Rasûlullah (s.a.s.) şu âyeti okudu: "Allah’tan gelen gerçekleri örtbas etmeye şartlanmış olan şu İsrâiloğulları Dâvud ve Meryemoğlu İsa’nın diliyle lânetlenmişlerdir. Bu onların isyan etmeleri ve hak, adâlet sınırlarını aşmalarındandır. Onlar birbirlerini işledikleri kötülüklerden vazgeçirmeye çalışmadılar. Yaptıkları şey gerçekten ne kötü idi ve şimdi onların çoğunun inkar edenleri kendilerine dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin onlar için önceden hazırladığı şey ne kadar kötüdür ki Allah onlara gazap etmiştir, onlar azapta ebedî kalacaklardır. Eğer onlar Allah’a ve kendilerine gönderilen peygambere ve ona indirilen her şeye gerçekten inansalardı bu; Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenleri dost edinmezlerdi. Ama onların çoğu İlâhî sınırları aşan kimselerdir." (Mâide, 78-81). Bu âyeti okuduktan sonra peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Hayır Allah’a yemin ederim ki ya iyiliği emreder kötülüklerden sakındırır, zâlimin elini tutup zulmünden el çektirir, hakka döndürüp hak üzerinde tutarsınız, ya da Allah kalplerinizi birbirine benzetir de İsrâiloğullarına lânet ettiği gibi size de lânet eder.”




Muhammed b. Şihab’dan (r.a.): HZ. Ömer (r.a.) buyurur “Seni ilgilendirmeyen boş şeylerle uğraşma. Düşmanından uzak dur. Sadece emniyet ettiğin arkadaşlara güven. Çünkü, toplumda, güvenilir arkadaşın yerini, hiç bir şey tutamaz. Günahkârlarla düşüp kalkma, sonra yaptıklarını sana aşılarlar. Sırrını da onlara açma. İşlerini Allahü Teâlâ’dan korkanlarla istişare et. (Hilye, 1/55)

"Kötülerle arkadaşlık etmekten sakın. Çünkü ahlâk bulaşıcıdır. Allah'ı yücelt ve Allah'ın dostlarını sev." Hazreti Ali

Müminler Emiri Ali (a.s), Maliki Eşter'e hitap ederek şöyle buyurmuştur: İyilerle kötüler senin gözünde aynı olmamalıdır. çünkü bu, iyilerin iyiliklere rağbet etmemesine ve kötülerin de yaptıklarını alışkanlık hâline getirmesine neden olur.[2] Nehcü'lBelâğa, 53. mektup

7 yaşına kadar çocuğunuzla oynayınız. 15 yaşına kadar arkadaş olunuz. 15 yaşından sonra onunla iştişare ediniz. Hazreti Ali

En hayırlı dost, seni hayra sevk edendir. Hazreti Ali

“Arkadaşlığa seçilecek kimsede beş haslet bulunmalıdır; 1 Akil olmak 2 İyi ahlaklı olmak 3 Fasık olmamak 4 Bidat ehli olmamak 5 Dünyevi menfaatlere düşkün olmamak” İmam Gazali İslam'da Dostluk ve Kardeşlik Adabı s. 50

İmâm Gazâlî Hazretleri’nin buyurduğu gibi; fâsıklar ve gâfillerle zâhirî beraberlik, zamanla zihnî beraberliğe, zihnî beraberlik de bir müddet sonra kalbî beraberliğe dönüşür. Bu ise, insanın adım adım helâke sürüklenmesidir.

Mûsa Efendi -rahmetullahi aleyh- de şöyle buyurmuştur: “Anne-babanın, evlâtlarını cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha önemlidir. Cehennem ateşinden korumak da; îmânı, farzları, haramları öğretmekle, ibâdete alıştırmakla ve dinsiz, ahlâksız arkadaşlardan korumakla olur. Bütün kötülüklerin başı, kötü arkadaştır.”

"Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" atasözü

Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur: 1- İlim talebesinin faziletine kavuşur. 2- Onlarla beraber iken günahtan uzak olur. 3- Evinden çıkışından itibaren rahmete girer. 4- Onlara inen rahmetten o da faydalanır. 5- Onları dinlerken, kendine sevap yazılır. 6- Melekler ondan memnun olup, dua eder.7- Attığı her adım, günahına kefaret olur.

Allahü teâlâ da ona altı ikramda bulunur: 1- İlim ehliyle bulunmayı ona sevdirir. 2- Âlime uyanlar gibi sevaba kavuşur. 3- O salihlerden birinin şefaatine kavuşur. 4- Günahkârların gittiği yerlerden soğur. 5- O da salihlerin yoluna girmiş olur. 6- Dinimizin emirlerine uymuş olur.

Hikmet ehli buyuruyor ki: 1- Âlimlerle beraber olanın ilmi artar. 2- Salihlerle beraber olanın, ibadete rağbeti ve günahlardan kaçma arzusu artar. 3- Fâsıklarla [açıktan günah işleyenlerle] düşüp kalkanın günah işleme cüreti artar.4- Zenginlerle düşüp kalkanın dünya sevgisi artar. 5- Fakirlerle beraber olanın şükrü artar. Bir kimse, bir âlimle dünyayı dolaşsa, âlimden dinine ait bir mesele öğrense, birlikte yaptıkları seyahati boşa gitmiş olmaz. Bir kimse de, âlimlerle, salihlerle beraber olsa, hiçbir şey istifade edemese bile, onların yüzüne bakması, onun için büyük bir nimettir. Çünkü salih Müslümanın yüzüne bakmak ibadettir.

Samimi bir arkadaş, dindar bir arkadaş, aldatmayan bir arkadaş, iyiliksever bir arkadaş,

Allah’tan korkan bir arkadaş, salih bir arkadaş çok kıymetlidir. Ağırlığı kadar altındır, mücevherdir, son derece kıymetlidir. Mahmut Esad Coşan

Seninle arkadaş olmak isteyene daima Şeriat-ı Seniyye’yi anlat; anlarsa sen de kazanırsın, o da kurtulur. Anlamazsa; o senden uzak durur, sen de ondan kurtulursun.” Ali Haydar Efendi

İyi insanları seçeceğiz. Aklımızla mantığımızla ölçüp biçtiğimiz, tarttığımız zaman iyi olarak gördüğümüz kimseleri arkadaş edineceğiz. Arkadaş edinmede titiz davranacağız. Kötü huyları, alışkanlıkları olan kimselerle arkadaşlık etmeyeceğiz. Mahmud Esad Coşan




kaynaklar:

https://www.islamveihsan.com/kotu-arkadaslik-butun-kotuluklerin-basidir.html

https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/arkadas-arkadaslik