[İbn-i Haldun Mukaddime adlı eserinde “Beşeri Mutluluğun Sürdürülmesi için Bir Yönetim Sistemi ve Belirli Bir Politika Zorunluluğu” başlığı altında bir mektuptan söz eder. İbni Haldun’a göre yönetimler üstüne birçok eser yazılmıştır; bunların en ünlüsü ve güzeli ise Hüseyin oğlu Tahir’in (ölümü m. 822) oğlu Abdullah’a yazdığı mektuptur. Mektup, Halife Memun, Abdullah’ı Rakka ve Mısır Valiliğine görevlendirdiği zaman babası Tahir’in Abdullah’a öğütlerini içerir. İbni Haldun bu mektubun siyasette uyulması gereken kural ve uygulamaları özlü ve eksiksiz biçimde barındırdığını belirtir.]
Tahir’in oğluna yazdığı mektup
“Rahman” ve “Rahim” olan Allahın adıyla başlarım.
Gelelim bundan sonrasına. Önce, tek ve ortağı olmayan Allah’a karşı gelmekten sakınmalı, ondan korkmalı, o güçlü, yüce olanın her an, seni denetimi altında tuttuğunu unutmamalı ve onun hışmına uğramaktan uzak kalmaya çalışmalısın.
Halkını, gece gündüz koru! Allah’ın senden ayırmadığı sağlıklı yaşamı her zaman an ve bundan, sonun için, varacağın, duracağın, sorulacağın konu ve gün için yararlan. Hesap gününde yararlanacak yararlı işlerde bulun sağlığında. Ondan ötürü ki, Allah seni korusun ve kıyamet gününde cezasına çarpılmaktan, acı veren “azabından” kurtarsın. Çünkü, Allah, sana iyilik etmiştir. Allah’ın kullarından işlerini yönettiğin halkına sevecenlik göstermeyi, sana gerekli bir görev olarak yüklemiştir. Yönettiğin kimseler içinde adaletli davranmanı, bu arada Allah’ın hakkını ve herkes için çizdiği sınırları gözetmeni, yönetilenlere gelecek zararları göğüslemeni, onların çoluk çocuklarını, ırzlarını namuslarını ve kanlarını korumanı, yollarına yurtlarına güvenlik sağlamanı ve onları rahat bir ortamda yaşatmanı da gerekli kılmıştır sana. Allah, sana gerekli kılıp yüklediği görevlerin üstesinden gelemediğin zaman, seni hesaba çeker, seni durdurur, sana sorar. Öncelik vererek ve erteleyerek yaptığın işlerin karşılığını verecektir o. Öyleyse, tüm anlayış gücünü, aklını kullanarak ve gözünü açarak bunları düşün ve bunları düşünmekten seni hiçbir şey alıkoymasın. Bunlar, senin işlerinin başında ve göz önünde bulundurman gerekenlerin en önünde gelir. Allah’ın seni durdurup ilk hesaba çekeceği konular da bunlardır. Senin de, kendine ilk gerekli göreceğin ve kendini yönelteceğin konular bunlar olmalıdır.
Öyleyse, Allah’ın sana farz kıldığı beş vakit namazını sürekli kılmalısın, insanlarla yan yana cemaatle kılmalısın, yoluyla yordamıyla kılmalısın. Namaz için, abdestini güzelce almalısın, namaza girerken Allah’ı anarak başlamalısın. Kur’an’ını düzgün okumalısın, rukûnu, secdeni, tahiyyelerini (aradaki oturuşlarını) eksiksiz yerine getirmelisin. Namazda, düşünceni toparlamalı, neye yöneldiğini bilmeli, seninle birlikte ve yönetiminde olan cemaati de buna özendirmelisin ve buna yatkınlaştırmalısın. Çünkü güçlü ve yüce olan Allah’ın da söylediği gibi, “namaz, çirkin ve yadsınası şeyleri önler..”
Sonra, bunun hemen ardından, peygamberin sünnetlerine ve ahlâksal ilkelerine uyarak işe koyulmalısın, peygamberden sonra gelen iyi kişileri izlemelisin. Önüne bir iş çıktığında, o işte, sana yardımcı olması için, güçlü ve yüce olan Allah’ın iyiliğini ve seni korumasını dile. Allah’ın kitabında yer verdiği buyruğuna, yasağına, helâline, haramına uyarak işin üstesinden gelmeye çalış. Allah’ın iyiliği ve esenliği üzerine olası peygamberinden anlatılagelenlerdekileri de göz önünde bulundurarak konuyu sonuca ulaştır. Sonra, güçlü ve yüce olan Allah’ın isteğine göre, halk içinde hakkı gözet. Adaletten sapma, hoşlanmana ya da hoşlanmamana, insanların sana yakın ya da uzak olmalarına göre davranma.
Fıkha ve fıkıhçılara [hukuka ve hukukçulara], dine ve din bilginlerine, güçlü ve yüce olan Allah’ın kitabına ve bu kitaba uyarak davrananlara öncelik ver. Çünkü, kişinin süsleneceği şey, dinde bilgi sahibi olmak, bunu istemek, buna başkalarını özendirmek ve güçlü, yüce olan Allah’a nelerle yaklaşabileceğini bilmektir. Çünkü, bu, iyi olan şeylerin tümüne götürür, iyiliğe doğru kılavuz olur, iyinin, yararlının yolunu gösterir, günah olanları, zararlıları da tümüyle önler. Allah’ın vereceği başarıyla, kişinin Allah’ı tanıması, yüceltmesi daha yüksek düzeyde olur, kişi, geleceği, ahreti için, en yüksek dereceleri alır. Tüm bunlarla birlikte, bu niteliklerin sende görülmesi, halkın senin yetkine saygısını, senin egemenliğini gözlerinde büyütmesini, sana ısınmasını, sana güvenmesini sağlar.
Tüm iş ve davranışlarında ölçülü ol. Yararı bundan daha açık, bundan daha sağlam güvenceli, erdemleri bundan daha çok toplayan bir tutum olamaz. Ölçülü, dengeli olmak, dürüstlüğün, doğruluğun; dürüstlük ve doğruluk, başarının; başarıysa, mutluluğun yolunu gösterir. Dinin ve peygamberin yol gösterici ilkelerinin ayakta durması da, ölçülü olmakla sağlanabilir. Öyleyse, dünya yaşamının her kesiminde ölçülü, dengeli olma yolunu seç.
Ahreti, sevabı, güzel ve yararlı işleri, bilinen sünnetleri, doğru yolun ve Allah’ın yardımının belirtilerini arayıp izlemekte eksik davranma. Çok iyilik et, çok çalış. Allah’ın hoşnutluğunun amaçlandığı, Allah’ın dostlarıyla birlikte ‘keramet yurdunda’ [cennette] arkadaşlık [komşuluk] istendiği sürece, bu tutum gösterilmelidir. Bilesin ki, dünya işlerinde ölçülü olmak, gücü artırır, günahları eritir. Kuşkusuz, içini bundan daha rahatlatacak, işlerini bundan daha iyiye götürecek bir tutum olmaz. Öyleyse, bu tutumu göster ve bu tutumla doğru yolu bul. O zaman, işlerin sonuca ulaşacak, gücün artacak, genel işlerin de, özel işlerin de yoluna girecek. Güçlü ve yüce olan Allah için iyi düşün, iyi düşün ki, halkın sana bağlansın ve sen onları sağlıklı yönlendirebilesin. Tüm işlerde, Allah’ın hoşnutluğuna yol bulmaya çalış. O zaman, Allah’ın iyiliği senin üzerinden eksilmeyecektir.
Görev verdiğin herhangi bir konuda, hiç kimseyi, durumu iyice aydınlanmadan suçlama yoluna gitme. Çünkü, perde arkasına saklanarak, tuzaklar hazırlamak ve görevliler hakkında dayanıksız sanılarda bulunmak, en büyük günahtır. Öyleyse, politikanı, çalışma arkadaşlarına, her zaman iyi sanıda bulunacak biçimde düzenle, onlar hakkındaki kötü sanıları at ve tümüyle sil. Böyle yapman, onları, senin daha rahat yönetebilmeni ve kendilerini işlerine daha çok vermelerini sağlayacaktır. Allah’ın düşmanı şeytanı kendine dayanak alma. Şeytan, senin küçük bir zayıf noktandan bile yararlanarak, içine, çalışma arkadaşların hakkındaki kötü sanın nedeniyle doğan kaygı salabilir. Yaşamının tadını berbat eden o kötü sanı nedeniyle. Bil ki, iyi sanı (herkes için iyi düşünmek), ile güç ve rahatlık elde edersin. Görmek istediğin işlerini, iyi düşüncelere yer vererek gör. Böyle olman, insanları, seni sevmeye itecek ve tüm işlerinin yoluna girmesini sağlayacaktır. Bununla birlikte, arkadaşlarına ilişkin olan iyi sanın ve halkına olan sevecenliğin, seni, gerekli soruşturmayı yapmaktan ve işleri kurcalayıp denetlemekten geri bırakmamalıdır. Yardımcılarının işleriyle doğrudan ilgilenmen, halkın için ayağını denk alarak davranman, gereksinimlerini incelemen ve ağır yüklerini yüklenmen, bunların dışındaki her şeyden daha kolay gelmelidir sana. Çünkü, böyle bir tutum göstermek, dini de ayakta tutar, peygamberin yolunu da yeniden güçlendirir.
Tüm bu konularda, içtenlikli, temiz amaçlı ol. Yaptığı işin sorumluluğunu bilen, iyi davranışı nedeniyle kendini ödüllendiren, kötü davranışından ötürü kendini yargılayan kimsenin tutumunu göstererek kendini yönlendir ve özeleştiriden kaçma. Çünkü, Allah, dini, insanlar kötülükten korunsunlar, güçlensinler diye koymuştur. Dini, kendisini kötülüklerden sakınma aracı yapan, dinin buyruklarına uyarak kötülüklerden uzaklaşan kimseleri, Allah yüceltir ve güçlü kılar.
Yönettiğin halkı, dinin yoluna, dinin en doğru olan yoluna göre yönet. Suçluları, suçlarının durumlarına ve hak ettiklerine göre Allah’ın gösterdiği cezalandırma sınırları içinde cezalandır. Bu ceza hükümlerini işlemez (geçersiz) kılma, önemsemezlik de etme. Cezayı hak etmiş olanların cezalarını geciktirme de. Çünkü senin bu konuda gevşek davranman, herkesin seninle ilgili iyi sanısını baltalar. Yönetiminde, bu konuda bilinegelen neyse, ona uy. Alışılmadık şeylerden (“bid’at”lerden) ve kuşku veren durumlardan sakın. Sakın ki, dinini esenliğe, kişiliğini olgunluğa kavuşturabilesin.
Bir söz verdiğin, bir sözleşme ve antlaşma yaptığın zaman, gereğine yeterince uy. Bir yarar sağlayacağına ilişkin söz verdiğinde, eksiksiz yerine getir. Kötülüğü, iyilikle karşıla ve iyilikle sav. Kınarlığı (“ayb”ı) olan herkesi hoş gör. Dilini yalandan, yanlıştan koru. Kovculara (fitnecilere) kız. Çünkü, ister hemenki, ister daha sonraki işler olsun, tüm işlerinin bozulmasında, en başta gelen etken, yalancıya yaklaşmak ve yalana kalkışma cesaretini vermektir. Neden ki, yalan, günahların başı, kovculuksa günahların son kertesi sayılır. Çünkü, kovculuk, buna kendini kaptırmış kimseyi iflah etmez. Kovculuğa kulak veren kimse de, sağlam arkadaş edinemez ve bu kimsenin hiçbir işi yoluna girmez. İyi ve dürüst kişileri sev. Gerçekten onurlu olan kimseleri, layık oldukları tutumu göstererek güçlendir. Güçsüzlere yardım et. Yakınlarının yakınlık bağını pekiştir. Tüm bunlarda, Allah’ın hoşnutluğunu gözet, buyruğunu yüceltmeyi amaçla. Tüm bu işlerde, Allah’ın vereceği karşılığı ve ahret mutluluğunu iste. Kötü isteklerden, zulüm eğiliminden uzaklaş. Görüşlerini bu eğilimlerden arındır ve bunlardan arındığını, halkına göster. Yönetimlerine, adaletle mutluluk getir. İçlerinde, hakkı ve hukuku egemen kıl. Ve seni doğru yola götürecek bilgiyle yönet halkını. Öfkelendiğin zaman, kendine egemen ol. Yumuşak ve ağır başlılığı yeğle. Parlamaktan, hafiflikten, bencillikten, böbürgenlikten sakın yöneldiğin yolda.
Sakın, ‘nasıl olsa egemenim, dilediğimi yaparım!’ deme. Çünkü, bu tutum, hızla, eksik düşünceye, Allah’a ilişkin inanç azlığına götürür. İşinde, yalnızca Allah hoşnutluğunu amaçla ve Allah’a, katıksız bir inanç besle. Bil ki, ‘mülk’, gerçekte subhan ve yüce olan Allah’ındır. O, dilediğine verir, dilediğinden de alır onu. Hükümdarın, nimetin değerini bilemeyen arkadaşlarından ve devlet içinde, kendilerine genişçe nimet verilmişlerden daha çabuk nimetleri ellerinden giden ve nimetleri daha çabuk cezaya dönüşen kimseler bulamazsın. Hele, bunlar, Allah’ın nimetlerine, iyiliklerine karşı nankörlük ettikleri ve Allah’ın iyilik olarak kendilerine verdiği olanakları, halkı ezmek için kullandıkları zaman…
İçindeki tutkulardan sıyrıl, hazırladığın azığın ve biriktirdiğin hazinen, iyilik ve kötülüklerden sakınma azığı ve hazinesi olsun, halkın durumunu düzeltmek için olsun, halkın yaşadığı yerleri bayındır kılmak için olsun, kendini halkın işlerine verip kamu yararına olan şeyleri araştırmak için olsun, halkın kanını, canını korumak için olsun ve güç durumlarda olanlara yardım etmek için olsun.
Bilesin ki, mallar, biriktirilip depo edildiği zaman artmaz, mallar, halkın yararına kullanıldığı, hak sahiplerinin hakları verildiği ve zararları önlendiği zaman artar, çoğalır, kamunun yararına sonuçlar verir, yönetim düzenine girer, dönem iyi bir dönem olur, kamu gücü ve çıkarı sağlam temellere oturur. Biriktirdiklerini, devletin hazinesindekileri, islamın ve müslümanların toplumsal ve ekonomik gelişmeleri için harca. Bu mallardan, müminler emirinin senin yanında bulunan yardımcılarına, haklarını eksiksiz ödeyecek biçimde ver, bunların paylarını eksiksiz öde, sorunlarını ve geçimlerini üstlen. Çünkü, bunu yaparsan, mutluluğun daha parlak olur ve Allah’tan, daha çok nimet alabilirsin. Bu anlatılan tutumla, halkından vergi toplamakta, devletin çıkarını sağlamakta daha güçlü olursun. Senin adaletin ve iyiliğin nedeniyle, herkes, her zaman sana boyun eğer. Tüm anlatmak istediklerim, sana hoş gelsin ve bu alanda, sana sınırlarını çizdiğim çerçevede davranmaya çabala. Bu alanda, görevinin hakkını vererek ve büyük bir çaba göstererek davran. Maldan kalıcı olan, Allah yolunda ve onun gösterdiği doğru yolda harcanandan başkası değildir. Nimetlerinin değerini bilenlerin haklarını tanı ve onlara haklarını sürekli olarak ver. Sakın, dünya ve dünyanın aldatıcılıkları, sana ahiretin korkunçluklarını unutturmasın. Unutup da, üzerine düşeni savsaklamayasın. Çünkü, savsaklamak, eksik iş yapmaya, eksik iş yapma da, çekinceli durumlara yol açar. Yaptığın iş, güçlü ve yüce Allah’ın hoşnutluğu için ve onun yolunda olsun. Karşılığı, yalnızca ondan bekle. Çünkü, Allah, nimetlerini senin üzerine akıtmıştır. ‘Şükr’ü, dayanak olarak al. Yalnızca, Allah’a dayan. Böyle davran ki, Allah, ‘hayr’ını, iyiliğini artırsın sana. Çünkü, güçlü ve yüce Allah, iyilik bilenlerin iyilik bilirlikleri ölçüsünde karşılıklarını, iyilikçilerin iyilikleri oranında sevaplarını verir.
Sakın, hiçbir günahı küçümseme. Sakın, hiçbir çekemeze eğilim gösterme. Sakın, sapık suçluya acıma. Sakın, nanköre yaklaşma. Sakın, düşmana yağcılık etme. Sakın, kovucuyu doğrulama. Sakın, punt arayan (fırsatçı) kalleşe karşı önlemsiz kalma. Sakın, yoldan çıkmışla dost olma. Sakın, fitneleyene uyma. Sakın, ikiyüzlüyü övme. Sakın, hiçbir insanı küçük görme. Sakın, senden bir şey isteyen yoksulu tersleme, ona vermen gerekeni vermemezlik etme. Sakın, yanlışı doğru gösterme. Sakın, soytarıyı, dalkavuğu umursama. Sakın, sözünden cayma. Sakın, kendini överek temize çıkarmaya kalkma. Sakın, öfkene kapılma. Sakın umuttan ayrılma. Sakın böbürgen yürüme. Sakın, beyinsizi arı duru gösterme. Sakın, ahret mutluluğunu aramada eksik davranışta bulunma. Sakın, çekiştirene bakarak davranma. Sakın, zalime göz yumma. İster ondan korkudan, ister sevgiden olsun, zalimi hoş görme. Ahrette alman gereken karşılığı da, sakın, dünyada isteme.
Din uzmanlarına çok danış. Kendine yumuşak başlılığı seç. Deneylilerden, aklı, görüşü ve felsefesi olanlardan bir şeyler almaya çalış. Danışmanların arasına, sakın, savrukları ve cimrileri alma. Bunların sözlerini de dinleme. Çünkü, bunların zararları, yararlarından çoktur.
Halkının işlerine yönelirken, işleri cimrilikten daha altüst edici bir durum olamaz. Bilesin ki, cimri olduğun zaman, çok alır, az veririsin. Böyle yaptığın zamansa, işlerin kolay kolay yoluna girmez. Kuşkun olmasın ki, halkın, sen elini onların malına uzatmadığın ve onlara zulmetmediğin sürece seni sever. Gerçekten, dostlarının dostluklarını, kendilerine bolca iyilikte bulunarak ve güzel bağışlar, armağanlar vererek sürdürmelisin. Cimrilikten sakın. Bil ki, insanoğlunun Allah’a ilk karşı gelmesi, cimrilik nedeniyle olmuştur. Karşı gelense, rezilliğe düşmüştür. Bunu, Allah’ın şu sözü de gösterir: “Kimler cimrilik eğilimlerinden kurtulmuşlarsa, onlar, kurtuluşa erenlerdir”. Öyleyse, cömertlik yolunu gereğince aç. Gölgende, tüm müslümanlara yer ver, pay ver. İnan ki, cömertlik, Allah kullarının en üstün erdemlerindendir. Bu erdemi, kendine huy edin. İşin ve yolun cömertçe olsun. Askerlerinin kayıtlarını, divanlarını ve yazılı oldukları dairelerini denetle. Yiyeceklerini, geçimlerini sağla. Yaşamları için gerekli olanakları geniş tut. Böylece, Allah, onların gereksinimlerini gidermiş olur. Ki, o zaman, onları daha güçlü olarak buyruğunda tutabilirsin, gönüllerini sana boyun eğmekten yana, daha çok kazanırsın ve senin buyruğunu daha içtenlikle ve daha büyük bir sevgiyle yerine getirmelerini sağlarsın. Bir devlet başkanının ordusuna ve halkına adalet, cömertlik, insaf, yardım, sevecenlik, iyilik ve rahat geçim alanında göstereceği şefkatli ve babacan tutumunun vereceği mutluluk kendisine yeter. İki kapıdan birindeki kötülüğü, öbüründe sezdiğin iyilik ve erdemle giderme yolunu tut, gerekli davranışta bulun. Ki, bu tutumunla kurtuluşa, iyiliğe ve düzlüğe çıkasın Allah dilerse.
Bilesin ki, yargı, Allah katında çok büyük önem taşır. Hiçbir şey önemde, onu geçemez. Çünkü, yargı, yeryüzünde kullarının durumlarını adalet dengesinde tutmak için, Allah’ın koyduğu bir terazidir. Yargıdaki adaleti ayakta tutmakla ve yerine getirmekle, halkın durumu düzelir, yollar güvenlikli olur, haksızlığa uğramışların hakları savunulur, insanlar haklarını alır, geçim ve yaşam güzelleşir, devlete nasıl boyun eğmek gerekiyorsa, öyle boyun eğilir, Allah sağlık ve esenlik verir, din işleri yerine getirilir, yola yordama ve şeriata uyulur, kuralların gösterdiği yoldan gidilir. Allah’ın buyruğunu yerine getirmekte savsakça davranma, keskinlik göster. Kuşku veren tutumdan sakın. Allah’ın koyduğu ceza yaptırımlarının gereğini yerine getir. Pek ivecenlik de gösterme. Kaygılı ve dar canlı olmaktan uzak kal. Olanı olduğu gibi kabul et. Deneylerinden yararlan. Sağlıklı olman için uyanık davran. Konuşmanı düzgünleştir. Davalı ve davacıya adaletle davran. Kuşku önünde dur, kanıt arayıp bulmada çok ileri git. Halkından herhangi birine olan sevgin, iyilik gösterme eğilimin ya da birinin kınayacağını göstermen, seni yakalayıp adaletten alıkoymasın. İlerisin düşünerek iş gör. Denetle, gör, incele, düşün, tart, karşılaştır. Allah için alçakgönüllü ol. Tüm halkına arkadaşça, sevecenlikle davran. Kendine, hakkı egemen kıl. Hemen kan dökmeye koşma. Çünkü, kanların Allah katında önemli yeri vardır. Sakın, haksız yere kan dökme yoluna gitmeyesin.
Bir de, şu devlet gelirleri (maliye) üzerinde dur, düşün. Halkının doğrultusu, onunla çizilir. Allah, onu, islama güç ve yücelme aracı kılmıştır, müslümanlara genişlik ve savunma aracı, kafirlere ise ezilme nedeni, öfkelenme konusu kılmıştır. Müslümanların inançsız düşmanları, onun gücüyle boyun eğerler ve küçülürler.
İşte böylesine önemli olan gelirlerin hak sahipleri arasındaki dağılımını hakka, adalete, eşitliğe, ayrıcasızlığa dayandır. Devlet gelirlerinden herhangi bir şeyi, ileri gelene, ileri gelen olduğu için, zengine, zengin olmasından ötürü, “Katib” olmasından, senin gözden olmasından, çevrenden olmasından dolayı verme sakın. Bu gelirleri, devlete toplarken de, kimseye gücünün üstündekini yükleyerek toplama sakın. Zulüm ve haksızlık bulunan hiçbir yükü, hiçbir kimseye yükleme. İnsanların tümünü haklı işlere yönelt, (hepsini haklı olan çizgide tut). Çünkü, bu tutum, yönetilenlerin bir arada daha iyi yaşamalarını ve kamu hoşnutluğunu sağlar.
Bilesin ki, valiliğinde, sen, devlet malının görüp gözeticisi, bir koruyucusu ve bir çobanı durumundasın. Senin yönettiğin kimselere “raiyye” deniyor, çünkü sen, onların çobanısın, görüp gözetenlerisin. Onların geçimleri için zorunlu olanın dışındaki mallarından vergi al ve aldıklarını, onların işlerini yürütmek, sorunlarını çözümlemek ve güçlüklerini gidermek için kullan. Kamu işlerindeyse, görüş sahiplerini, usu, deneyi, becerisi olanları, kuramsal ve uygulamalı yönetimden anlayanları ve dürüst kişileri seçip çalıştır. Bunlara, geniş yaşam olanakları ver. Çünkü, görevlendirdiğin ve sana yaslanan kamu görevlilerine böyle olanaklar sağlamak senin boynunun borcudur. Bu borcunu yerine getirmene hiçbir şey engel olmasın ve seni hiçbir neden, bu görevinden uzaklaştırmasın. Kuşkun olmasın ki, bu yolu seçtiğin ve sana düşeni yerine getirdiğin zaman, Allah’ın sana olan nimetini artırır, görev alanında, dilden dile dolaşacak güzel bir anı bırakabilir, halkın sevgisini kazanır ve dirlik düzenliğin sağlanmasına, kendine destek bulursun. Dolayısıyla, ülkende, yararlı gelişmeler çoğalır. Toplumsal ve ekonomik gelişmeler, yönetimindeki tüm kesimlerde yaygınlaşır, illerinde bolluk kendini gösterir, gelirlerin çoğalır, mali olanakların artar. Bu olanaklarla, askerlerinin bağlılıklarını da artırabilirsin, kamuyu da hoşnut kılabilirsin. Onlara, katından bağışlar, armağanlar akıtarak… düşmanının katında bile, yönetimi övülen, adaleti beğenilen bir kimse durumuna ulaşırsın. Tüm işlerinde, adaleti, kolu, gücü ve hazırlığı olan biri olarak görülürsün. Bu alanda yarış öyleyse. Hiçbir şeye, bu konunun üstünde önem verme. O zaman, Tanrı dilerse, sonun iyi olur.
Her iline, sana görevlilerinin durumlarını bildiren, güvenilir bilgi verici birimi (müfettiş) koy. Sana, görevlilerin iç durumlarını, gizli kapaklı işlerini yazıp bildirecek türden… Öyle ki, aldığın bilgiler nedeniyle, sen, her bir görevlinin yaptığı işte, birlikte bulunup tüm işlerini yaparken gözünle görüyormuşsun gibi olasın. Görevlilere bir buyruk yöneltmek istediğin zaman, hangi sonuca varacağını önce düşünmelisin. Eğer, varılacak sonucu, esenlikli ve sağlıklı görüyorsan ve savunulacak, güzel diye ortaya sürülecek ürün verir nitelikte buluyorsan, buyruğunu ver. Yoksa dur orada. Ve öngörüsü, bilgisi olanlara başvurup danış, sonra, o konuda hazırlığını yap. Çünkü, kişi, kimi yerde bir işe yönelir. Oysa, ona dürtüleriyle, eğilimleriyle itilmiştir. Duyguları, o girişimi için kendisini aldatıp dürter, imrendirir. İşte o zaman, eğer, kişi, o girişiminin sonuçlarını iyice düşünmezse, ölüme bile sürüklenebilir. Bu yüzden, işinden, yetkisinden de olabilir. Öyleyse, her yöneldiğin işinde, sağlamlığı temel olarak al. Sonra, Allah’ın güç vereceğine güvenerek işe başla. Tüm işlerinde, Allah’ın hayırlı sonuçlar vermesi için dilekte bulun.
Günün işini, o gün içinde bitir ve ertesi güne erteleme. Ve ele aldığın işini, doğrudan doğruya yapıp çıkar. Çünkü, yarınki günde, bugünkü günden erteleyip bıraktığın işlerini görmene elvermeyen nice işler, olaylar çıkabilir. İşini, yarına ertelediğinde, ertesi gün, iki günün işi birden senin üzerine biner, seni hastalanana dek uğraştırabilir. Ama, her günün işini gününde bitirirsen, vücudunu da, işini de, rahatlığa erdirmiş olursun. Kamusal görevini de yerine getirmiş bulunursun.
İçlerinde temiz duygular beslediklerini, deneyimlerinle anladığın, sana olan sevgilerine, öğütleriyle ve senin yönetimini koruma çabalarıyla, sana yardımda bulunduklarına tanık olduğun saygı değer ve erdemli kişilere bak, onları güçlüklerden kurtar, onlara iyilik et. İleri gelen ailelerden yoksulluğa uğramış olanların geçimlerini üstlen, sıkıntılarını yüklen, durumlarını düzelt ki, bu aileler, yoksulluklarından ötürü kendilerine karşı şişinip böbürlenenleri bulmasınlar karşılarında. Yoksulların, geçim darlığı çekenlerin durumlarıyla ilgilenmeye kendini ver, işlerine bak. Uğradığı haksızlığı sana iletemeyenlerin, hakkını aramayı bilmeyen ezilmişlerin durumlarıyla da ilgilenmeye tüm gücünle yönel. Sorunlarını inceden inceye sorup öğren, bunların durumlarını, toplumundaki durumu iyi olanlarınkiyle karşılaştır, ona göre davran, gereksinimlerini karşılayarak ve yoksulluklarını gidererek onları kendi yanına çek de, Allah’ın, onların durumlarını nasıl düzelttiğini görme olanağını bulabilesin. Güçsüzlerin, bunların öksüzlerinin, dullarının durumlarını da sağlama bağla, bunlara, devlet hazinesinden geçim olanakları sağla. Müminlerin emirine uy bu konuda. Tanrı, onun gücünü artırsın. O, söz konusu kimselere nasıl yardımını esirgemiyor ve onlarla bağlantısını koparmıyorsa, sen de öyle yap. Böyle yap ki, bununla, Allah, onların geçimlerini düzeltsin, sana da kutlu ve daha çok nimet versin. Devlet hazinesinden körlere de aylık bağla. Bunların içinde Kur’an’ın tümünü ya da çoğunu ezberlemiş olanlara öncelik ver, aylık verirken başkalarının önüne geçir bunları. Müslümanların hastalarına, sığınacakları, hastaneler yaptır, oralara, onlara eşlik edip bakacak hasta bakıcılar, hastalarını ilaç verip iyileştirecek doktorlar koy. Dilediklerini yap onların. Eğer bu ‘diledikleri’, devlet malından savrukluk etme ölçüsüne varmayacaksa…
Şunu da bilesin ki, hakları verildikçe, istekleri yerine getirildikçe, insanlar, verilinle hoşnut olup yetinmezler, doymazlar ve valilerine (yetkililerine) ‘ihtiyaç’ belirtmekten geri durmazlar. Daha çoğuna ermek, daha çok ilgi görmek için… İnsanların işleriyle uğraşanlar, gelenin gidenin çokluğu, dili ve düşünceyi alabildiğine yorduğundan, taşıdıkları yük ve sıkıntıdan usanabilirler. Bir gerçek ki, adalet severliğinden ötürü ya da bu dünyadaki işlerinin güzel yanlarını (çıkarını) ve öbür dünyada alacağı üstün karşılığı bildiği için (yalnızca böyle karşılıklar için), kamu görevi yapanlar bile, sadece, Allah’a yakınlaşmaya çalışan ve Allah’ın rahmetine yönelmiş kişiler gibi olamazlar.
Yanına gelmeleri için, insanlara çokça izin ver, onlara yüzünü göster, koruma görevlilerini, gelen gidenlere karşı yumuşat, halkına kol kanat ger, gelenleri güleç yüzle, müjdelerle karşıla. Sorarken ve konuşurken yumuşak davran. İnsanlara, cömertliğini, sevecenliğini ortaya koyacak iyiliklerde bulun. Verdiğin zaman cömertçe ver, gönül hoşluğuyla ver, bir iyilik yapmak ve karşılığını Allah’tan almak için ver, azarlamadan, başa kakmadan ver. Kuşkun olmasın ki, bu tür vermeler, çok kazançlı bir alışveriş niteliğindedir. Allah dilerse…
Yönetiminde, dünya olaylarını ve senden önce gelip geçmiş, eski çağlarda ve eski toplumlarda yaşamış devlet ve hükümet adamlarının durumlarını göz önünde tutup düşünerek karşılaştırmalar yap.
Sonra, tüm işlerinde, durumlarında subhan ve yüce olan Allah’a sığın. Onun sevgisi üzerinde dur ve onun şeriatına, yoluna göre iş yap, onun dinini, kitabını uygula, buna aykırı olandan ve Allah’ın hışmına yol açabilecek şeyden sakın.
Mal ve vergi toplayıcılarının ne topladıklarını ve nasıl (nerelere) harcadıklarını bil. Toplanmaması gerekenleri (‘haram olanları’) toplama ve savrukça harcama.
Bilginlerle oturup kalkmaların, danışıp görüşmelerin, onların arasına katılmaların sıkça olsun. Tüm isteğin, süregelen yola yordama uymak, kuralları uygulamak, güzel ve yüce huyları seçip edinmek doğrultusunda olsun. İçli dışlı oldukların ve gözdelerin içinde, sende kınanası bir durum gördüklerinde, bu durumu gizlice sana bildirip bu durumdaki kötü, eksik yanı anlatarak önlemeye çalışmalarını, senin ‘heybet’inin bile engelleyemediği kimseler, senin katında en saygın kimseler olarak görülmelidirler. Çünkü, bu kimseler, senin en içten dostların ve yardımcılarındır.
Yanında bulunan kamu görevlilerine, ‘katip’lerine bak, ilgilen. Her biri için, her gün, belirli zamanlar ayır ki, yazılarıyla, aldıkları buyruklarla ilgili çalışmalarıyla ve gerek kamu görevlilerinin, gerek devletin ve halkın durumlarına ilişkin iletecekleri bilgileriyle huzuruna girsinler. Sonra, tüm kulağını, gözünü, anlama yeteneğini, aklını yöneltip yoğunlaştırarak sana iletilenler üzerinde dur. İnceden inceye bakarak, yineleyerek incele ve düşün. Bunlardan gerçeğe, hakka uygun ve sağlam olanı uygulamaya koy, imzala. O konuda güçlü ve yüce Allah’tan da ‘hayır’ dileğinde bulun. Terslik, aykırılık bulduğun konularıysa imzalama, soruşturulmak ve incelenmek üzere bırak.
Verdiğin belirli şeylerden dolayı ne halkının, ne de başkalarının başına kak. ‘Vefa’dan, dürüstlükten, müslümanların işlerine yardımdan başka, kimseden bir şey kabul etme. Yapacağın iyiliği, bundan dolayı yap sadece.
Bu mektubu iyice anla, üzerinde derinlemesine düşün, içindekileri uygula. Tüm işlerin için Allah’a sığın ve ondan hayır dileğinde bulun. Çünkü, güçlü ve yüce olan Allah, iyi olan şeylerle ve iyilerle birliktedir. Yaşamının en büyük kesimi ve en önem verdiğin işler güçlü ve yüce olan Allah’ın hoşnutluğuna, dininin düzenine ve güçlenmesine, toplumun ve azınlıkların için göstereceğin adalete ve iyileştirme çabalarına yönelik olsun. Güçlü ve yüce olan Allah’tan, sana yardımıyla iyilikte bulunmasını, seni başarıyla ulaştırmasını, doğru yolda bulundurmasını ve korumasını dilerim.
Selam…
Devlet İbni Haldun İLKE YAYINCILIK sayfa 112-128
http://okur-yazar.net/ibn-i-haldundan-yoneticilere-ogutler-yedi-4080
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.