26 Ağustos 2021 Perşembe

Sünnete Bağlılık, İtisâm, İttibâ, HADİS ve AYETLERLE RASÛLULLAH’A İTAAT





“Kim Allah’a sarılırsa (bağlanırsa) kesinlikle doğru yola iletilmiştir.” (Âl-i İmrân, 3/101)

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın (yapışın), bölünmeyin.” (Âl-i İmrân, 3/103)

“Kim Allâh’a ve Resûl’e itâat ederse, işte onlar, Allâh’ın kendilerine nîmet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle berâberdir. Onlar ne güzel dost(lar)dır.” (en-Nisâ, 69)

“Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise O, tarafından bir rahmet ve geniş bir nimet içine yerleştirecek ve onları, Kendisine varan doğru yola koyacaktır.” (Nisâ, 4/175)

“Rasûl, size ne verdiyse alın, sizi neden nehyettiyse ondan kaçının!” (Haşr, 59/7)

“Kim Peygamber’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisâ, 4/80)

“Allah ve Rasûlü bir işte hüküm verdiği zaman inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Rasûlüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzâb, 33/36)

"Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar." NİSA Suresi 65. ayeti

"Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir." BAKARA Suresi 85. ayet meali

“”Hz. Peygamber’in (sas.) Kur’an’ı açıklama görevinden bahseden ayetler:

“Sana da bu zikri (Kur’an’ı) indirdik ki kendilerine indirilenleri insanlara açıklayasın, ta ki düşünüp öğüt alsınlar.” 16/Nahl, 44

“Biz her peygamberi mutlaka kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara (emredildikleri şeyleri) açıklasın.” 14/Îbrâhîm, 4

“Biz sana kitabı indirdik ki hakkında ihtilafa düştükleri şeyi açıklayasın ve inanan bir kavim için (o kitap) yol gösterici ve rahmet olsun.” 16/Nahl, 64.

Peygamberimizin (salat ve selam olsun) ilahî kontrol altında tutulduğunu şu ayet-i kerime açıkça ifade etmektedir. “O, kendi hevesine uyarak söz söylemez. Onun konuşması ancak bildirilen bir vahiyledir.” (Necm/3-4)”” Sünnetin Dindeki Yeri Celaleddin Es-Suyuti

"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin" Âl-i İmrân Suresi 31. Ayeti hakkında Hasan Basri şöyle der: Allah'ı sevmenin göstergesi, Resulullahın (salat ve selam olsun) sünnetine uymaktır.” Celaleddin Es-Suyuti - Sünnetin Dindeki Yeri sayfa 120

Sünnete bağlılık anlamında i’tisâm, hayatı sünnete göre düzenlemeyi gerektirir.

"Allah Teala'nın kitabında ve Rasulullah'ın koyduğu sünnetlerde hiçbir kimsenin görüşü (içtihadı) olamaz. Ümmet'in ictihadı, ancak hakkında ayet nazil olmayan ve Rasulullah'ın sünnetinde geçmeyen konularda olur." Ömer Bin Abdülaziz Darimi. Sünen, c.1 s. 125 no 432

“Sözün en hayırlısı Allah (c.c)’ın kitabıdır; yolların en doğrusu da Muhammed’in gösterdiği yoldur, en kötü eylem ise (dinin özündenmiş gibi) sonradan uydurulan şeylerdir. Her bid’at sapıklıktır. Ve her sapıklık da cehennemdedir.”Buhari, İ'tisam 2

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “ Ümmetimin hepsi cennete girecektir ancak imtina edenler giremeyecektir! ” Sahabeler: − Ya Rasulallah! İmtina edenler kimlerdir? diye sordular. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “ Herkim bana itaat ederse, cennete girecektir. Herkim de bana asi olursa, o da imtina etmiş olur! ” Buhari 7143

Ebû Hureyre (radiyallahu anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “ Her kim bana itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur ve her kim de bana isyan ederse Allah’a isyan etmiş olur.” İbni Mâce (3) Buhârî (2766)

Ebû Hureyre (radiyallahu anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sizler, sizi bırakıp mükellef etmediğim hususlarda beni kendi halime bırakınız! Sizden evvelki ümmetler ancak soru sormaları ve nebilerine karşı ihtilafları sebebiyle helak olmuşlardır. Ben sizleri bir şeyden nehyettiğim zaman ondan sakınınız. Sizlere bir şey emrettiğim zaman da emrimi tutunuz. Gücünüzün yettiği kadar onu yerine getiriniz.” Buhârî (7151) Müslim (1337/ 412) İbni Mâce (2) Tirmîzî (2819)

Cabir bin Abdullah (radiyallahu anhuma) dan; “Bir kere Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) uyurken yanına birtakım melekler geldi ve « Bu dostunuzun yüksek bir sıfatı vardır. Haydi, siz de bunun yüksek mevkiini bir örnekle temsil ediniz.» dediler. Bunun üzerine melekler: « Bu zatın benzeri, şu kimsenin misali gibidir ki; o kimse yeni bir ev yaptırır, o evde bir ziyafet yemeği tertip eder ve bu ziyafete insanları davet etmek için bir davetçi gönderir. Bu davetçinin davetine kim icabet ederse, o eve girer ve ziyafet yemeğinden yer. Her kim de davetçinin davetine icabet etmezse o eve giremez ve ziyafet yemeklerini de yiyemez.» Bunun üzerine melekler (kendi aralarında temsili şöyle izah ettiler ): «O ev cennettir, davetçi de Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’dir. Her kim Muhammed’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiştir. Her kim de Muhammed’e asi olursa Allah’a asi olmuştur. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların arasını (itaat ve isyan şiarını bildirip iman edenlerle inkar edenleri) ayırt etmiştir.»” Buhârî (7114)

Abdullah ibn Amr (radiyallahu anhuma) dan; “Ben Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) den işittiğim ve ezberlemeyi istediğim her şeyi yazıyordum. Kureyş kavmi beni yazmaktan nehyettiler ve dediler ki: «İşittiğin her şeyi yazacak mısın? Halbuki Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de insandır, öfkeli anında da, neşeli anında da konuştuğu olur.» Ben de bunun üzerine yazmayı bir müddet durdurdum, bunu Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) e söyledim. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) parmağı ile ağzına işaret etti ve «(Ey Abdullah) Yaz! Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu ağızdan hakikat olmayan bir şey çıkmaz.» buyurdu.” Ebû Dâvud (3646)

"Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız; Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti." Muvatta, Kader 3

Mikdam bin Madi Kerib (radiyallahu anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Süslü tahtına yaslanmış adama benim hadislerimden birisi okunur da, o (kişi)nin vaziyetini hiç bozmadan: «Bizlerle sizler arasında Allah-u Teâlâ’nın Kitabı vardır. O’nda helal olarak bulduğumuz her şeyi helal sayıyoruz, haram olarak bulduğumuz her şeyi de haram kabul ediyoruz.» diyebilme zamanı yaklaşmıştır. Dikkat! Rasûlullah’ın haram kıldığı şeyler Allah’ın haram kıldığı şeyler gibidir.” İbni Mâce (12) Tirmîzî (2801)

“Hakikat şu ki kim benden sonra terk edilmiş bir sünnetimi ihya ederse, onunla amel eden herkesin ecri kadar o kimseye sevap verilir, hem de onların sevabından hiçbir şey eksilmeden. Kim de Allah’ın ve Rasulünün rızasına uygun düşmeyen bir dalalet bid’atı icad ederse onunla amel eden insanların günahları kadar o kimseye günah yükletilir, hem de günahlarından hiç bir şey eskitilmeden.” Tirmizi,ilim 16; Müslim, Ebu Davud

"Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar." (Darimi, Mukaddime 16)

“Kavim ve topluluğa, Allah’ın kitabını en iyi okuyan kimse imamlık eder. Eğer kıraatte eşit durumda olurlarsa, sünneti en iyi bilen imam olur. Sünneti bilmede de eşit durumda olurlarsa, daha önce hicret eden imam olur. Hicret etmede de eşit durumda olurlarsa, daha yaşlı olanı imam olur.” [Müslim rivayet etti]

27- Ebu necid ırbad b. Sariye (ra)’den şöyle demiştir: "Rasulullah bize öyle bir va’z verdi ki, va’zdan kalbler titredi, gözler yaşardı. Biz de dedik ki: Ya Rasulullah, bu ayrılık va’zı gibi. O halde bize vasiyette bulun. Rasulullah şöyle buyurdu: “Size Allah (isyan)’dan sakınmayı üzerinize emir olan kimse köle de olsa sözünü dinleyip itaat etmeyi vasiyyet ederim. Çünkü ömrü olanlar birçok ihtilâflar görecektir. O zaman sünnetime ve hidayet üzere olan Raşid halifelerin sünnetine sarılınız. Sünnetlere dişlerinizi sıkarak sarılınız. Dini işlerde sonradan uydurulanlardan sakınınız. Çünkü her bidat dalâlettir." Bu hadisi Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etmiştir.

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: “Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):‘İnsanlar üzerine öyle aldatıcı yıllar gelir ki o zamanda yalancı doğrulanır, doğru söyleyen yalanlanır, haine güvenilir, emin kimseye hain nazarıyla bakılır! O zamanda Rüveybida konuşur’ buyurdu. Denildi ki: −Rüveybida nedir? Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):−İnsanların önemli ve büyük işleri hakkında konuşan ‘aşağılık’ kimse buyurdu. İbni Mace 4036, Albânî Sahiha 1887

Resulullah (salat ve selam olsun) buyurdular ki: "Allah ilmi [verdikten sonra], insanların [kalbinden] zorla söküp almaz. Fakat ilmi, alimlerin ruhlarını alarak kaldırır. öyle ki, tek bir alim kalmaz. Halk da cahilleri kendine reis yapar. Bunlara meseleler sorulur, onlar da ilme dayanmaksızın [kendi düşünceleriyle] fetva verirler, böylece hem kendilerini hem de başkalarını yoldan çıkarırlar." Buhari, İlm 34, İ'tisam 7; Müslim, İlm 13, (2573); Tirmizi, İlm 5, (2654)

Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur: "Allah'tan başkasının adına hayvan kesene, anne babasına lanet edene, bidat'çıyı himaye edene, tarlanın sınırını değiştirene Allah lanet eder." Müslim, Edahi 43/5; Nesai, Dehaya 34

Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur: “Kim bir bidat ehlini azarlayıp kovarsa, Allah onun kalbine iman ve emniyet doldurur. Kim bid’at sahibine sert davranırsa, Allah onu büyük korku gününde selamete ulaştırır. kim ona mülayim davranır ve güzel güz gösterirse Allah’ın Muhammed’e (salat ve selam olsun) indirdiği ahkamı hafife almış olur.” Ebu nuaym, 8, 199; Kudai, 1, 318, r. 537; Deylemi, 3, 567, r. 5579

Rasûlâllah (salat ve selam olsun) bir gün, şöyle buyurdu: "Gariplere müjdeler olsun. Gariplere müjdeler olsun!" “Garipler kimlerdir, ey Allah’ın Resulu?” denildi. Rasulullah: “birçok kötü insan içinde, (sayıca) az olan salih kişilerdir. Onlara isyan edenler, itaat edenlerden daha çoktur.” buyurdu. Abdullah bin Mübarek Müsned 23. hadis

Abdullah bin Mugaffel (radiyallahu anh) dan; Kendisi yeğeninin yanında otururken yeğeni sapanla fiske taşı attı. Abdullah onu taş atmaktan menetti ve dedi ki: “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sapanla fiske taşı atmayı yasakladı ve « Sapanla atılan taş ile av avlanmaz, düşman da yaralanmaz ve öldürülmez. Muhakkak o diş kırar, göz çıkarır.» buyurdu.” Abdullah’ın yeğeni tekrar taş atınca ona: “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in sapanla taş atmayı yasakladığına dair hadis okuyorum, sen yine taş atmaya devam ediyorsun. Artık bundan sonra ebediyen seninle konuşmayacağım.” dedi.

-“İnsanların hadis öğrenmeye şimdikinden daha fazla muhtaç olduğu bir zaman bilmiyorum. Zira birçok bidat görüş ortaya çıkmış durumda. Hadisten nasibi olmayan bidate düşer.” Ahmed bin Hanbel

"Bir bidat ehli öldüğünde İslâm'da bir fetih vuku bulmuş gibi olur." (Hatib)

"Bidat ehlini sevmemek ve zararlarını da duyurmak lazımdır." (Kimya-yı Saadet)

hadis-i şerif: (Bidat sahibine hürmet eden, İslamiyet’i yıkmaya yardım etmiş olur.) [Taberânî]

(Nefsine söz ve davranış olarak sünneti emredebilen kimse hikmet konuşur. Nefsini söz ve davranış olarak heva ve heveslerinin esiri haline getirenin ağzından ise, ancak bidat sözler çıkar. Çünkü Allah Teala söyle buyuruyor: "Ona itaat ederseniz, doğruyu bulursunuz" Nur suresi 54)

Ebu Osman el-Hiri

“Arkadaşlığa seçilecek kimsede beş haslet bulunmalıdır; 1 Akil olmak 2 İyi ahlaklı olmak 3 Fasık olmamak 4 Bidat ehli olmamak 5 Dünyevi menfaatlere düşkün olmamak” İmam Gazali İslam'da Dostluk ve Kardeşlik Adabı s. 50

Kadı Iyaz şöyle der: "Rasûlullahı (salat ve selam olsun) sevmenin, O’na muhabbet beslemenin gereklerinden biri de; O’nun Sünnet’ine sarılmak, tebliğ etmiş olduğu dîni korumak, O’na yönelen saldırıları bertaraf etmek, O’nun uğrunda gerekiyorsa malını ve canını fedâ etmektir.”

"Sünnet'e aykırı bir şeye itikâd eden kişi, dünyanın ilmini ezberlemiş olsa da, ancak fitne başıdır" Yusuf Hemedani

"Hidayet yoluna tabi ol; o yoldan gidenlerin azlığı sana hiçbir zarar vermez. Sapıklık yollarından uzak dur. O yollardan helak olanların çokluğu seni aldatmasın" Fudayl ibn İyaz

“Ahmed b. Hanbel'in Halku'l-Kur'ân fitnesi (Mihne olayları) döneminde yaşadığı bir hâdise var. Ona kırbaç vuranlar bir taraftan diyorlar ki: ”Hani siz çoğunluktunuz, kendinize Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat diyordunuz, hani nerede bu cemâat?” İmâm Ahmed'in ona verdiği bir cevâb var, çok ibretamiz: ”Cemâat demek; tek kişi bile olsa hak tarafdârı olmak demektir. Dolayısıyla bu ”cemâat” kavramını kemiyete indirgemek doğru değil.” Ebûbekir Sifil, Ehl-i Sünnet Akáidi / Muhtasar Tahâvî Akîdesi Şerhi

“””Beyhaki, İbrahim et-Teymi'den rivayet eder; Ömer bin el-Hattab(ra.) İbn Abbas'a, "Bu ümmet, kitapları, nebileri ve kıbleleri bir olmasına rağmen nasıl oluyor da ihtilafa düşecek?" diye haber gönderip sordurur. İbn Abbas'da şöyle cevap verir; "Ey müminlerin emiri! Bizlere Kur'an indirildi ve ne hususta nazil olduğunu bilerek onu okuduk. Bizden sonra öyleleri olacak ki hangi hususta nazil olduğunu bilmeden Kur'an'ı okuyacaklar. Bu sebeple de ayetlerle ilgili her topluluğun farklı görüşü olacak. Her topluluğun farklı görüşü olunca ihtilafa düşecekler. İhtilafa düşünce de savaşacaklardır." (Hatib, Cami', 1587)

"Rasulullah'tan (salat ve selam olsun) sahih bir hadis gelince kimsenin söz hakkı yoktur."

Vekî ' şöyle der :" Kişi, hadisi doğru şekilde anlayamazsa bile onu nefsine uymaktan korursa yine de doğruyu bulur."

İbn Veheb 'ten de senediyle şöyle dediğini nakleder : Mâlik b. Enes 'in yanında hadis müzakere ediyorduk. İmam Mâlik şöyle dedi : "Sünnet , Nuh 'un (as.) gemisi gibidir. Ona binen kurtulur , bitmeyen ise boğulur." ””” Sünnetin Dindeki Yeri Celaleddin Es-Suyuti

“Sahih bir hadis bulursanız, o benim mezhebimdir. Kitabımda Resulullah’ın sünnetine aykırı bir şey görürseniz, sünnetle/sahih hadisle hükmedin ve benim dediklerimi -bir kenara- bırakın.” İmam Şafii (Nevevi, Mecmu, Daru’l-Fikr, ts.1/63)

tâbiîn neslinin büyük âlimlerinden Abdullah bin Deylemî der ki: “Bana ulaştığına göre dînin yok olup gitmesi, Sünnet’in terkiyle başlayacaktır. Halatın tel tel çözülüp nihayetinde tamamen kopması gibi, din de sünnetlerin bir bir terk edilmesiyle elden gidecektir.” (Dârimî, Mukaddime, 16/98)

Allâh’a Yakınlık, Rasûl’üne İtaat Ölçüsündedir

https://www.osmannuritopbas.com/allaha-yakinlik-rasulune-itaat-olcusundedir.html