26 Ağustos 2021 Perşembe

Sünnete Bağlılık, İtisâm, İttibâ, HADİS ve AYETLERLE RASÛLULLAH’A İTAAT





“Kim Allah’a sarılırsa (bağlanırsa) kesinlikle doğru yola iletilmiştir.” (Âl-i İmrân, 3/101)

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın (yapışın), bölünmeyin.” (Âl-i İmrân, 3/103)

“Kim Allâh’a ve Resûl’e itâat ederse, işte onlar, Allâh’ın kendilerine nîmet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle berâberdir. Onlar ne güzel dost(lar)dır.” (en-Nisâ, 69)

“Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise O, tarafından bir rahmet ve geniş bir nimet içine yerleştirecek ve onları, Kendisine varan doğru yola koyacaktır.” (Nisâ, 4/175)

“Rasûl, size ne verdiyse alın, sizi neden nehyettiyse ondan kaçının!” (Haşr, 59/7)

“Kim Peygamber’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisâ, 4/80)

“Allah ve Rasûlü bir işte hüküm verdiği zaman inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Rasûlüne karşı gelirse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzâb, 33/36)

"Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar." NİSA Suresi 65. ayeti

"Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir." BAKARA Suresi 85. ayet meali

“”Hz. Peygamber’in (sas.) Kur’an’ı açıklama görevinden bahseden ayetler:

“Sana da bu zikri (Kur’an’ı) indirdik ki kendilerine indirilenleri insanlara açıklayasın, ta ki düşünüp öğüt alsınlar.” 16/Nahl, 44

“Biz her peygamberi mutlaka kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara (emredildikleri şeyleri) açıklasın.” 14/Îbrâhîm, 4

“Biz sana kitabı indirdik ki hakkında ihtilafa düştükleri şeyi açıklayasın ve inanan bir kavim için (o kitap) yol gösterici ve rahmet olsun.” 16/Nahl, 64.

Peygamberimizin (salat ve selam olsun) ilahî kontrol altında tutulduğunu şu ayet-i kerime açıkça ifade etmektedir. “O, kendi hevesine uyarak söz söylemez. Onun konuşması ancak bildirilen bir vahiyledir.” (Necm/3-4)”” Sünnetin Dindeki Yeri Celaleddin Es-Suyuti

"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin" Âl-i İmrân Suresi 31. Ayeti hakkında Hasan Basri şöyle der: Allah'ı sevmenin göstergesi, Resulullahın (salat ve selam olsun) sünnetine uymaktır.” Celaleddin Es-Suyuti - Sünnetin Dindeki Yeri sayfa 120

Sünnete bağlılık anlamında i’tisâm, hayatı sünnete göre düzenlemeyi gerektirir.

"Allah Teala'nın kitabında ve Rasulullah'ın koyduğu sünnetlerde hiçbir kimsenin görüşü (içtihadı) olamaz. Ümmet'in ictihadı, ancak hakkında ayet nazil olmayan ve Rasulullah'ın sünnetinde geçmeyen konularda olur." Ömer Bin Abdülaziz Darimi. Sünen, c.1 s. 125 no 432

“Sözün en hayırlısı Allah (c.c)’ın kitabıdır; yolların en doğrusu da Muhammed’in gösterdiği yoldur, en kötü eylem ise (dinin özündenmiş gibi) sonradan uydurulan şeylerdir. Her bid’at sapıklıktır. Ve her sapıklık da cehennemdedir.”Buhari, İ'tisam 2

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “ Ümmetimin hepsi cennete girecektir ancak imtina edenler giremeyecektir! ” Sahabeler: − Ya Rasulallah! İmtina edenler kimlerdir? diye sordular. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “ Herkim bana itaat ederse, cennete girecektir. Herkim de bana asi olursa, o da imtina etmiş olur! ” Buhari 7143

Ebû Hureyre (radiyallahu anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “ Her kim bana itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur ve her kim de bana isyan ederse Allah’a isyan etmiş olur.” İbni Mâce (3) Buhârî (2766)

Ebû Hureyre (radiyallahu anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sizler, sizi bırakıp mükellef etmediğim hususlarda beni kendi halime bırakınız! Sizden evvelki ümmetler ancak soru sormaları ve nebilerine karşı ihtilafları sebebiyle helak olmuşlardır. Ben sizleri bir şeyden nehyettiğim zaman ondan sakınınız. Sizlere bir şey emrettiğim zaman da emrimi tutunuz. Gücünüzün yettiği kadar onu yerine getiriniz.” Buhârî (7151) Müslim (1337/ 412) İbni Mâce (2) Tirmîzî (2819)

Cabir bin Abdullah (radiyallahu anhuma) dan; “Bir kere Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) uyurken yanına birtakım melekler geldi ve « Bu dostunuzun yüksek bir sıfatı vardır. Haydi, siz de bunun yüksek mevkiini bir örnekle temsil ediniz.» dediler. Bunun üzerine melekler: « Bu zatın benzeri, şu kimsenin misali gibidir ki; o kimse yeni bir ev yaptırır, o evde bir ziyafet yemeği tertip eder ve bu ziyafete insanları davet etmek için bir davetçi gönderir. Bu davetçinin davetine kim icabet ederse, o eve girer ve ziyafet yemeğinden yer. Her kim de davetçinin davetine icabet etmezse o eve giremez ve ziyafet yemeklerini de yiyemez.» Bunun üzerine melekler (kendi aralarında temsili şöyle izah ettiler ): «O ev cennettir, davetçi de Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’dir. Her kim Muhammed’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiştir. Her kim de Muhammed’e asi olursa Allah’a asi olmuştur. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların arasını (itaat ve isyan şiarını bildirip iman edenlerle inkar edenleri) ayırt etmiştir.»” Buhârî (7114)

Abdullah ibn Amr (radiyallahu anhuma) dan; “Ben Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) den işittiğim ve ezberlemeyi istediğim her şeyi yazıyordum. Kureyş kavmi beni yazmaktan nehyettiler ve dediler ki: «İşittiğin her şeyi yazacak mısın? Halbuki Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de insandır, öfkeli anında da, neşeli anında da konuştuğu olur.» Ben de bunun üzerine yazmayı bir müddet durdurdum, bunu Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) e söyledim. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) parmağı ile ağzına işaret etti ve «(Ey Abdullah) Yaz! Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu ağızdan hakikat olmayan bir şey çıkmaz.» buyurdu.” Ebû Dâvud (3646)

"Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız; Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti." Muvatta, Kader 3

Mikdam bin Madi Kerib (radiyallahu anh) dan; Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Süslü tahtına yaslanmış adama benim hadislerimden birisi okunur da, o (kişi)nin vaziyetini hiç bozmadan: «Bizlerle sizler arasında Allah-u Teâlâ’nın Kitabı vardır. O’nda helal olarak bulduğumuz her şeyi helal sayıyoruz, haram olarak bulduğumuz her şeyi de haram kabul ediyoruz.» diyebilme zamanı yaklaşmıştır. Dikkat! Rasûlullah’ın haram kıldığı şeyler Allah’ın haram kıldığı şeyler gibidir.” İbni Mâce (12) Tirmîzî (2801)

“Hakikat şu ki kim benden sonra terk edilmiş bir sünnetimi ihya ederse, onunla amel eden herkesin ecri kadar o kimseye sevap verilir, hem de onların sevabından hiçbir şey eksilmeden. Kim de Allah’ın ve Rasulünün rızasına uygun düşmeyen bir dalalet bid’atı icad ederse onunla amel eden insanların günahları kadar o kimseye günah yükletilir, hem de günahlarından hiç bir şey eskitilmeden.” Tirmizi,ilim 16; Müslim, Ebu Davud

"Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar." (Darimi, Mukaddime 16)

“Kavim ve topluluğa, Allah’ın kitabını en iyi okuyan kimse imamlık eder. Eğer kıraatte eşit durumda olurlarsa, sünneti en iyi bilen imam olur. Sünneti bilmede de eşit durumda olurlarsa, daha önce hicret eden imam olur. Hicret etmede de eşit durumda olurlarsa, daha yaşlı olanı imam olur.” [Müslim rivayet etti]

27- Ebu necid ırbad b. Sariye (ra)’den şöyle demiştir: "Rasulullah bize öyle bir va’z verdi ki, va’zdan kalbler titredi, gözler yaşardı. Biz de dedik ki: Ya Rasulullah, bu ayrılık va’zı gibi. O halde bize vasiyette bulun. Rasulullah şöyle buyurdu: “Size Allah (isyan)’dan sakınmayı üzerinize emir olan kimse köle de olsa sözünü dinleyip itaat etmeyi vasiyyet ederim. Çünkü ömrü olanlar birçok ihtilâflar görecektir. O zaman sünnetime ve hidayet üzere olan Raşid halifelerin sünnetine sarılınız. Sünnetlere dişlerinizi sıkarak sarılınız. Dini işlerde sonradan uydurulanlardan sakınınız. Çünkü her bidat dalâlettir." Bu hadisi Ebu Davud ve Tirmizi rivayet etmiştir.

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: “Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):‘İnsanlar üzerine öyle aldatıcı yıllar gelir ki o zamanda yalancı doğrulanır, doğru söyleyen yalanlanır, haine güvenilir, emin kimseye hain nazarıyla bakılır! O zamanda Rüveybida konuşur’ buyurdu. Denildi ki: −Rüveybida nedir? Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):−İnsanların önemli ve büyük işleri hakkında konuşan ‘aşağılık’ kimse buyurdu. İbni Mace 4036, Albânî Sahiha 1887

Resulullah (salat ve selam olsun) buyurdular ki: "Allah ilmi [verdikten sonra], insanların [kalbinden] zorla söküp almaz. Fakat ilmi, alimlerin ruhlarını alarak kaldırır. öyle ki, tek bir alim kalmaz. Halk da cahilleri kendine reis yapar. Bunlara meseleler sorulur, onlar da ilme dayanmaksızın [kendi düşünceleriyle] fetva verirler, böylece hem kendilerini hem de başkalarını yoldan çıkarırlar." Buhari, İlm 34, İ'tisam 7; Müslim, İlm 13, (2573); Tirmizi, İlm 5, (2654)

Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur: "Allah'tan başkasının adına hayvan kesene, anne babasına lanet edene, bidat'çıyı himaye edene, tarlanın sınırını değiştirene Allah lanet eder." Müslim, Edahi 43/5; Nesai, Dehaya 34

Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur: “Kim bir bidat ehlini azarlayıp kovarsa, Allah onun kalbine iman ve emniyet doldurur. Kim bid’at sahibine sert davranırsa, Allah onu büyük korku gününde selamete ulaştırır. kim ona mülayim davranır ve güzel güz gösterirse Allah’ın Muhammed’e (salat ve selam olsun) indirdiği ahkamı hafife almış olur.” Ebu nuaym, 8, 199; Kudai, 1, 318, r. 537; Deylemi, 3, 567, r. 5579

Rasûlâllah (salat ve selam olsun) bir gün, şöyle buyurdu: "Gariplere müjdeler olsun. Gariplere müjdeler olsun!" “Garipler kimlerdir, ey Allah’ın Resulu?” denildi. Rasulullah: “birçok kötü insan içinde, (sayıca) az olan salih kişilerdir. Onlara isyan edenler, itaat edenlerden daha çoktur.” buyurdu. Abdullah bin Mübarek Müsned 23. hadis

Abdullah bin Mugaffel (radiyallahu anh) dan; Kendisi yeğeninin yanında otururken yeğeni sapanla fiske taşı attı. Abdullah onu taş atmaktan menetti ve dedi ki: “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sapanla fiske taşı atmayı yasakladı ve « Sapanla atılan taş ile av avlanmaz, düşman da yaralanmaz ve öldürülmez. Muhakkak o diş kırar, göz çıkarır.» buyurdu.” Abdullah’ın yeğeni tekrar taş atınca ona: “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in sapanla taş atmayı yasakladığına dair hadis okuyorum, sen yine taş atmaya devam ediyorsun. Artık bundan sonra ebediyen seninle konuşmayacağım.” dedi.

-“İnsanların hadis öğrenmeye şimdikinden daha fazla muhtaç olduğu bir zaman bilmiyorum. Zira birçok bidat görüş ortaya çıkmış durumda. Hadisten nasibi olmayan bidate düşer.” Ahmed bin Hanbel

"Bir bidat ehli öldüğünde İslâm'da bir fetih vuku bulmuş gibi olur." (Hatib)

"Bidat ehlini sevmemek ve zararlarını da duyurmak lazımdır." (Kimya-yı Saadet)

hadis-i şerif: (Bidat sahibine hürmet eden, İslamiyet’i yıkmaya yardım etmiş olur.) [Taberânî]

(Nefsine söz ve davranış olarak sünneti emredebilen kimse hikmet konuşur. Nefsini söz ve davranış olarak heva ve heveslerinin esiri haline getirenin ağzından ise, ancak bidat sözler çıkar. Çünkü Allah Teala söyle buyuruyor: "Ona itaat ederseniz, doğruyu bulursunuz" Nur suresi 54)

Ebu Osman el-Hiri

“Arkadaşlığa seçilecek kimsede beş haslet bulunmalıdır; 1 Akil olmak 2 İyi ahlaklı olmak 3 Fasık olmamak 4 Bidat ehli olmamak 5 Dünyevi menfaatlere düşkün olmamak” İmam Gazali İslam'da Dostluk ve Kardeşlik Adabı s. 50

Kadı Iyaz şöyle der: "Rasûlullahı (salat ve selam olsun) sevmenin, O’na muhabbet beslemenin gereklerinden biri de; O’nun Sünnet’ine sarılmak, tebliğ etmiş olduğu dîni korumak, O’na yönelen saldırıları bertaraf etmek, O’nun uğrunda gerekiyorsa malını ve canını fedâ etmektir.”

"Sünnet'e aykırı bir şeye itikâd eden kişi, dünyanın ilmini ezberlemiş olsa da, ancak fitne başıdır" Yusuf Hemedani

"Hidayet yoluna tabi ol; o yoldan gidenlerin azlığı sana hiçbir zarar vermez. Sapıklık yollarından uzak dur. O yollardan helak olanların çokluğu seni aldatmasın" Fudayl ibn İyaz

“Ahmed b. Hanbel'in Halku'l-Kur'ân fitnesi (Mihne olayları) döneminde yaşadığı bir hâdise var. Ona kırbaç vuranlar bir taraftan diyorlar ki: ”Hani siz çoğunluktunuz, kendinize Ehl-i Sünnet ve'l-Cemâat diyordunuz, hani nerede bu cemâat?” İmâm Ahmed'in ona verdiği bir cevâb var, çok ibretamiz: ”Cemâat demek; tek kişi bile olsa hak tarafdârı olmak demektir. Dolayısıyla bu ”cemâat” kavramını kemiyete indirgemek doğru değil.” Ebûbekir Sifil, Ehl-i Sünnet Akáidi / Muhtasar Tahâvî Akîdesi Şerhi

“””Beyhaki, İbrahim et-Teymi'den rivayet eder; Ömer bin el-Hattab(ra.) İbn Abbas'a, "Bu ümmet, kitapları, nebileri ve kıbleleri bir olmasına rağmen nasıl oluyor da ihtilafa düşecek?" diye haber gönderip sordurur. İbn Abbas'da şöyle cevap verir; "Ey müminlerin emiri! Bizlere Kur'an indirildi ve ne hususta nazil olduğunu bilerek onu okuduk. Bizden sonra öyleleri olacak ki hangi hususta nazil olduğunu bilmeden Kur'an'ı okuyacaklar. Bu sebeple de ayetlerle ilgili her topluluğun farklı görüşü olacak. Her topluluğun farklı görüşü olunca ihtilafa düşecekler. İhtilafa düşünce de savaşacaklardır." (Hatib, Cami', 1587)

"Rasulullah'tan (salat ve selam olsun) sahih bir hadis gelince kimsenin söz hakkı yoktur."

Vekî ' şöyle der :" Kişi, hadisi doğru şekilde anlayamazsa bile onu nefsine uymaktan korursa yine de doğruyu bulur."

İbn Veheb 'ten de senediyle şöyle dediğini nakleder : Mâlik b. Enes 'in yanında hadis müzakere ediyorduk. İmam Mâlik şöyle dedi : "Sünnet , Nuh 'un (as.) gemisi gibidir. Ona binen kurtulur , bitmeyen ise boğulur." ””” Sünnetin Dindeki Yeri Celaleddin Es-Suyuti

“Sahih bir hadis bulursanız, o benim mezhebimdir. Kitabımda Resulullah’ın sünnetine aykırı bir şey görürseniz, sünnetle/sahih hadisle hükmedin ve benim dediklerimi -bir kenara- bırakın.” İmam Şafii (Nevevi, Mecmu, Daru’l-Fikr, ts.1/63)

tâbiîn neslinin büyük âlimlerinden Abdullah bin Deylemî der ki: “Bana ulaştığına göre dînin yok olup gitmesi, Sünnet’in terkiyle başlayacaktır. Halatın tel tel çözülüp nihayetinde tamamen kopması gibi, din de sünnetlerin bir bir terk edilmesiyle elden gidecektir.” (Dârimî, Mukaddime, 16/98)

Allâh’a Yakınlık, Rasûl’üne İtaat Ölçüsündedir

https://www.osmannuritopbas.com/allaha-yakinlik-rasulune-itaat-olcusundedir.html

25 Temmuz 2021 Pazar

Kadınların kabirleri ziyâret etmeleri ve cenaze namazına katılması tavsiye edilmez






"Allah Resulü (salat ve selam olsun) kabirleri ziyaret eden kadınlara, mezarları mescit edinenlere ve (orada) kandil yakanlara lanet etti." Ebu Davud, 3226; Tirmizi, 320; Nesai, cenaiz 104; ibn Mace, 1575

Kadınların ziyareti ihtilaflıdır. Hâzimi: «Bütün ulemâya göre bu hadîsdeki izin erkeklere mahsûstur.» demiştir. Ulemâdan bâzılarına göre kabir ziyareti yalnız kadınlara mekruhtur. Çünkü kadınların sabrı az, yaygarası çoktur. Ebû Dâvûd'un İbni Abbâs' dan rivayet ettiği bir hadîste Hz. İbni Abbâs Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kabirleri ziyaret edip, üzerlerine mescid yapan ve kandil yakan kadınlara lanet etti.» demiştir. Bu hadîsle istidlal eden bir cemâat: «Kabir ziyareti hakkındaki ibâha erkeklere mahsûstur; kadınlara kabir ziyareti caiz değildir.» demişlerdir. Kurtubî: «Genç kadınlara kabir ziyareti haramdır. Fakat ihtiyarlarına bu mubahtır. Erkeklerden ayrı çıkarlarsa, kabir ziyareti hepsine caiz olur.» demiştir.

“Islam âlimlerinin çoğu; kabir ziyareti önce herkese yasaktı, sonra buna müsaade edildi, ama yasak kadınlar için devam etti. "Lanet" haramlığı ifade eder. Binaenaleyh, kabir ziyareti herhalükarda kadınlar için haramdır, görüşündedirler.( bk. Hâfiz Ebûbekr el-Hâzimî, el-I`tibâr 100; Câ`beri, age 144; Ahmed el-Bennâ el- Fethurrahmanî VNI/162-163) Niçin kadınlara haramdır sorusuna da, çünkü onlar ağlar ve bağırır, çağırırlar, sabırsızlık gösterirler, diye cevap vermişlerdir. “

“kadınların kabir ziyaretlerinden doğacak zararlar; doğacak faydalardan genellikle çok fazla olabilmektedir. Öyleyse ihtiyatlı olan davranış kadınların kabir ziyaretine çıkmamalarıdır.”

Doğru olan görüşe göre kadınların kabirleri ziyâret etmeleri, zikredilen hadis gereği câiz değildir. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den sâbit olduğuna göre o, kabirleri ziyâret eden kadınlara lânet etmiştir.

Buna göre kadınların kabir ziyâretlerini terketmeleri gerekir. Bilmeyerek kabirleri ziyâret eden kadına herhangi bir günah yoktur, ancak bir daha bunu yapmamalıdır.Bir daha yaparsa, tevbe etmesi ve istiğfarda bulunması gerekir.Zirâ tevbe, tevbeden önceki günahları siler. Dolayısıyla kabir ziyâreti, erkeklere hastır.

Kabir ziyâreti hakkında Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:"Kabirleri ziyâret edin.Çünkü kabirleri ziyâret etmek, size âhireti hatırlatır." (İbn-i Mâce)

Kabir ziyâreti, İslâm'ın ilk yıllarında hem erkeklere, hem de kadınlara yasaklanmıştı. Çünkü müslümanlar, ölülere ibâdet etme ve ölülere bağlı kalma devrinden yeni çıkmışlardı. Bu sebeple müslümanlar, şerrin önüne set çekmek ve şirki önlemek için kabir ziyâretinden yasaklandılar. İslâm dîni onların kalplerine yerleşip İslâm'ı gereği gibi öğrendiklerinde, Allah Teâlâ onlara kabirleri ziyâret etmeyi meşrû kıldı. Çünkü kabir ziyâretinde, ölümü ve âhireti hatırlama ve ondan ibret alma, ölülere duâ etme ve onlara rahmet dileme vardır. İslâm âlimlerinin iki görüşünden en doğru olanına göre, Allah Teâlâ kabir ziyâretini sonra kadınlara yasaklamıştır. Çünkü kadınlar, erkekleri fitneye düşürebilir. Sabırlarının az oluşu ve tahammülsüz oluşları sebebiyle kendileri de fitneye düşebilirler. Kabir ziyâretini kadınlara haram kılması, Allah Teâlâ'nın onlara olan rahmet ve ihsanındandır.

Yine kabir ziyâreti, Allah Teâlâ'dan erkekler için bir lütuf ve ihsandır. Çünkü erkeklerle kadınların kabirlerin yanında bir araya gelmeleri, fitneye sebep olabilir. Allah Teâlâ'nın kadınları kabir ziyâretinden yasaklaması, Allah Teâlâ'nın bir rahmeti sayılır.

Hazret-i Peygamber, bir cenazede rastladığı hanım topluluğuna, “Sevap için geldiniz; günahla dönün!” buyurmuştu (İbni Mâce).

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zevcesi Aişe (Radıyallahu anhâ) şöyle demiştir: Eğer Resûlullah, kadınların (süslenme, giyinme ve koku sürünmeden yana) ihdas ettiklerini görseydi, İsrail oğullarının kadınlarının men edildiği gibi onları mescide çıkmaktan men ederdi. (Senedde adı geçen) Yahya, Amrâ’ya; “İsrail oğullarının kadınları men edildiler mi idi?” dedim, O da “evet” cevabını verdi, demiştir.( Buhârî, ezan 163; Müslim, salât 144; Tirmizî, cum’a 35; Muvatta, kıble 15. Sünen-i Ebu Davud)

Ömer Bin Abdülaziz başka bir genelgesinde, ölüler için ağlayıp feryat etmeyi, kadınların cenazeleri takip etmesini ve tekrar yaşanmaya başlayan cahiliye adetlerini yasakladı. Kadınların tesettüre uymasını emretti. Valilerine gönderdiği mektubunda şöyle diyordu: "Emniyet görevlilerine söyle, gerek sokaklarda ve gerekse evlerde ölüler için kadınların feryat ederek ağlamalarına engel olsunlar. Allah, musibete uğrayanlara hem dünyada hem de ahirette mükafat vereceğini bildirmektedir. "Onlar ki bir musibete uğradıkları zaman biz (dünyada) Allah'ın (teslim olmuş kullarıyız) ve biz (ahirette de) ancak ona dönücüleriz diyenlerdir Işte Rabblerinden mağfiretler ve rahmet hep onların üzerindedir ve onlar doğru yola erdirilenlerin ta kendileridir" bakara suresi 156-157

İbni Münzir, İbni Mesud’un, İbni Ömer’in, Hazret-i Âişe’nin, Ebu Ümame’nin, kadınların cenaze iştiraklerini kerih gördüklerini rivayet etmiştir. Süfyan-i Sevri kadınların cenazeye iştirakini bidat addetmiştir. Ebu Hanife: “Kadınlara cenaze takibi uygun değildir” demiştir

(Ümmü Atıyye radıyallahü anhanın rivayeti şöyle: (Biz kadınlar, Resulullah tarafından cenazeyi takip etmekten nehyolunduk. Cenazeye ittibâ’, bizim üzerimize farz kılınmadı.) Bu hadisi, Buhari hayz bahsinde zikretmiştir.

Taberani’nin rivayetine göre, Ümmü Atıyye anlatır: "Resulullah Medine’ye hicret ettiğinde Medine kadınlarını bir evde topladı. Sonra Hz. Ömer’i bize gönderdi. Hz. Ömer, 'Ben Resulullahın size gönderdiği bir elçisiyim. Kadınların cenazeye çıkmasını nehyetti.' dedi."

Ümmi Atiye (Allah ondan razı olsun): "Biz (kadınlar) Resûlullah (salat ve selam olsun) tarafından cenazeyi takip etmekten nehyolunduk (yasaklandık.) Cenaze ittiba (takip etme) bizim üzerimize farz kılınmadı." Taberanî, Sahih-i Müslim, Cild 3, Hadîs No: 34 (938)

Ebu Ya’lâ’nın bildirdiği hadis-i şerifte, Hz. Enes demiştir ki: "Resulullah ile bir cenazeye gitmiştik. Resulullah (orada) gördüğü kadınlara sordu: - Cenazeyi omuzlar mısınız? - Hayır, omuzlamayız. - Ya ölüyü defneder misiniz? - Hayır. - Öyle ise hiçbir sevaba nail olmayarak evinize dönünüz, buyurdu."

İbnu Abbas (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: Bir erkek, yanında mahremi bulunmayan (yabancı) bir kadınla yalnız kalmasın!” Bunun üzerine bir adam kalkarak: “Ey Allah’ın Resülü, kadınım hacc için yola çıktı, ben ise falan falan gazvelere yazıldım!” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: “Öyleyse git hanımına yetiş, onunla hacc yap!” diye emretti.” Buhâri, Cezâu’s-Sayd 26, Cihâd 140

“Âilesinden başkaları (mahremi olmayanlar) arasında süslenip salınarak yürüyen kadının misali, kıyamet günü karanlığın misalidir. Onun için nûr ve aydınlık yoktur” buyurmuştur. (Tirmizî, Radâ‘, 13/1167)

Hz. Ali şöyle buyurmaktadır: “Kalın olan (vücudu göstermeyen) elbiseler giyin; zira elbisesi ince olanın dini de ince (gevşek) olur.”Bihar-ül Envar, C.79, S. 298

İmam Nevevi, "Kadın için ihtiyar da olsa evinden daha hayırlı bir yeri yoktur." derken, Abdullah bin Mes'ud (r.a) "Kadın avrettir. Onun Allah'a en yakın olduğu zaman, evinde bulunduğu zamandır." diyerek kadının mescidinin evi olduğuna işaret ederler.

Bir hadis-i şerifte de Peygamber Efendimiz (a.s.m.) kadının en faziletli namazının hangisi olduğunu şu şekilde ifade buyururlar: "Kadının evinin içinde kıldığı namaz, evinin avlusunda kıldığı namazdan daha efdaldir (daha faziletli, daha makbuldur.) Evinin avlusunda kıldığı namaz [mahalle] mescidinde kıldığı namazdan daha efdaldir. Evleri onlar için daha hayırlıdır." Mecmaü'l-Enhür, 1: 109.

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: Kadınların, kızların, başı, saçı, kolları, bacakları açık olarak sokağa çıkmaları haram olduğu gibi, ince, süslü, dar, hoş kokulu elbise ile çıkmaları da haramdır. Böyle çıkmalarına izin veren, razı olan ana babası, kocası veya kardeşi de, onun günahına ve azabına ortak olurlar. (Kimya-yı saadet)

“Genç kadın, yabancı erkeğe selam veremez ve aksıran erkeğe bir şey söylemez ve kendine söylenince de cevap vermez.” (Hamevi Eşbah şerhi)

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor: “Kokulandıktan sonra kokusunu hissettirmek için mescide çıkan kadının cünüplükten guslettiği gibi yıkanıncaya kadar namazı kabul olmaz.” Ahmed Müsned 2/444, Albânî Sahihu’l-Cami 2703

(Bir kadın güzel kokularla, namaz kılmak için mescide gelse, cünüplükten gusleder gibi, gusletmedikçe namazı kabul olmaz) [Nesâî]

"Kadınların şerlisi kendini beğenip kibirlenen ve (açılıp saçılarak) teberrüc yapanlardır. Onlar münafıktırlar. Bu yüzden kadınlardan cennete girecek olanlar ayağı sekili karga gibi azdır.” Sahih Beyhaki (7/82)

“Kadın imam olamaz. Şeriat kadına hayatın her faaliyet kapısını açık bırakmış, yalnız iki kapıyı kilitlemiştir: İmamlık ve kaza makamı… Mescit de kadına göre değil... Müsaadesi var ama ona ve cinsiyetine yakışan evi…” Necip Fazıl İman ve İslâm Atlası

“Cenazemde, namazıma durmayacaklardan hiç kimseyi istemiyorum! Ne de, kim olursa olsun, kadın. Ve bilhassa, ölü simsarı cinsinden imam!” Necip Fazıl

https://sorularlaislamiyet.com/kadinlarin-cenazeyle-kabre-gitmeleri-caiz-midir

Kadınların en hayırlı mescidleri evlerinin en tenha köşesidir

https://bunlaridusun.blogspot.com/2018/04/kadnlarn-en-hayrl-mescidleri-evlerinin.html

9 Nisan 2021 Cuma

İmanı kuvvetlendirmek için ne yapmalı? -İmanın Şubeleri - İman hadisleri






Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla


Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. ALİ İMRAN Suresi 200. ayet


Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir. NİSA Suresi 175. ayet meali


Ey iman edenler! Eğer siz ancak Allah’a kulluk ediyorsanız, size verdiğimiz rızıkların iyi ve temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin. BAKARA Suresi 172. ayet meali


Rabbinin âyetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez. De ki: “Siz bekleyin. Şüphesiz biz de bekliyoruz.” Enâm Suresi 158. Ayet Meali


Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azab etsin ki? Allah, şükrün karşılığını verendir, hakkıyla bilendir. NİSA Suresi 147. ayet meali


Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz. Kâfirler için hazırlanmış ateşten sakının. Allah’a ve Peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin. Âli İmrân Suresi 130-132


Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. TEVBE Suresi 119. ayet meali


Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz. HACC Suresi 77. ayet meali


Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar. NİSA Suresi 65. ayet meali


Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kuran’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. NÛR Suresi 51. ayet meali


Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın. MUHAMMED Suresi 33. ayet


Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir. ENFAL Suresi 29. ayeti


Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Mumtehine Suresi 1. Ayet Meali


Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. Saff Suresi 2-3


Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten alıkoymasın. Her kim bunu yaparsa, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir. MUNAFİKUN Suresi 9. ayet meali


Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır. MUHAMMED Suresi 7. ayeti


Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir. NİSA Suresi 29


Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın. TEVBE Suresi 29. ayet meali


Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Bakara Suresi 264. Ayet Meali


Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! … Hucurât Suresi 12


Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın Hucurât Suresi 11. Ayet Meali


1- Asra yemin olsun ki, 2- İnsan mutlaka ziyandadır. 3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır. ASR SURESİ


“Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al.” Âli İmrân Suresi 193


"Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalbler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur." (Ra’d: 28)


"İman edenlerin, Allah’ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin "saygı ve korku ile yumuşaması" zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitab verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar." (Hadid: 16)


"Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kavim bulamazsın ki, Allah’a ve rasulüne başkaldıran kimselerle bir sevgi bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." (Mücadele: 22)


İman Hadisleri


Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur:


“Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71-72. Tİrmizî, Kıyâmet 59; Nesâî, Îmân 19; İbn Mâce, Mukaddime 9


Bir kimse, gücü yettiği halde mütevazî davranarak lüks elbise giymeyi terkederse, Allah kıyamet gününde o insanı yaratıklarının en başında huzuruna çağırır ve onu îman ehlinin giyeceği elbiselerden dilediğini giymede serbest bırakır. Tirmizî, Sıfatu’l-kıyâmet 39; Müsned, III, 338


"Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da tebrie etmiş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun! Her melikin bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun! Cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun! Bu et parçası kalptir."[Buharî, İman 39, Büyû 2; Müslim, Müsakat 107, (1599); Ebu Davud, Büyû 3


"Bir adam Resulullah (sav)'a "Cennet ameli nedir?" dedi. Cenab-ı Peygamber de "sıdkdır, doğruluktur, doğru söz söylemektir. Zira kul doğru söz söyleyince iyilik yapar, lütuf ve ihsanda bulunur, böyle lütuf ve ihsanda bulununca Allah Teala da iman nasip edip Allah'ı tasdik eder ve O'ndan korkup- iyi ameller ve ibadetler yapıp, günahlardan da kaçar, böylece iman sahibi olunca da cennete girer." Yine o zat: "Cehennem ameli nedir?" diye sordu, Cenab-ı Peygamber de: "yalandır, yalan söylemektir. Kul yalan söyleyince fasık olur, facir olur, haram ve maasi (günah) işler. Facir (günahkar), fasık olunca nimet-i İlahiyeyi (Allah'ın nimetini) göremez, tuğyan (bozgunculuk) eder, küfran-i nimet (nimeti inkar) eder. Küfran-i nimet edince de cehenneme girer." Ahmed bin Hanbel, 2,176, r. 6641


"Kulun kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz. Komşusu şerrinden emin olmadıkça cennete giremez." (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 12800; Taberani, Mucemü’l-Kebir, 10408)


"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) çarşıda bir yiyecek yığınına rastlayınca elini yığına daldırıp çıkardı. Parmaklarına rutubet bulaştı. Adama: "Ey satıcı nedir bu?" diye çıkıştı. Adam: "Ey Allah'ın Resûlü, yağmur ıslattı, deyince: "Bu yaşlığı üste getirip, herkesin görmesini sağlıyamaz mıydın? Kim bizi aldatırsa o bizden değildir" buyurdu. Kaynak: Müslim, İman 164, (102); Tirmizi, Büyû 74, (1315); Ebu Davud, Büyû, 52, (3452);


Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kim bizim namazımızı kılar, bizim kıblemize yönelir, bizim kestiğimizi yerse işte o, Müslümandır". Tirmizi, İman 2, (2611); Ebu Davud, Cihad 104, (2641). Nesai, İman 9, (8, 105). Buhari, Salat 28.


- "Yanı başında komşusu aç iken ve bunu bildiği halde tok olarak yatan, bana (tam olarak) imân etmiş sayılmaz." Bezzar, Müsned


“ (Bir gün) Resulullah (sav) minbere çıkıp yüksek sesle şöyle nida etti:" “ Ey diliyle Müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafık)lar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim, Müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. ALLAH kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsvay eder.”(Tirmizi, Birr 85)


Hz. Ebu Bekir (ra) Cenab-ı Hakk'a hamd ve senadan sonra buyurdu ki: "Ey insanlar! Sizler şu ayeti okuyor ve fakat yanlış anlıyorsunuz: "Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez" (Maide, 105). Biz Hz. Peygamber (sav)'in: "İnsanlar, zalimi görüp elinden tutmazlarsa, Allah'ın, hepsine ulaşacak umumi bir bela göndermesi yakındır" dediğini işittik." Keza ben, Resulullah (sav)'ın: "İçlerinde kötülükler işlenen bir cemiyet, bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu halde, seyirci kalır, müdahale etmezse, Allah'ın hepsini saran umumi bir bela göndermesi yakındır" dediğini işittim. Kaynak: Ebu Davud, Melahim 17, (4338); Tirmizi, Tefsir, Maide (3059), Fiten 8 (2169); İbnu Mace, Fiten 20 (4


"Müminler arasında imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır. En hayırlılarınız da kadınlarına ahlakça güzel davrananlarınızdır." Tirmizî, Radâ, 11; Kütüb-i Sitte 1646


“Zani bir kimse, zina yaptığı sırada mümin olarak zina yapmaz, hırsız da çaldığı sırada mümin olarak hırsızlık yapmaz, içkici, içki içtiği sırada mümin olduğu halde içki içmez; insanların, onun yüzünden gözlerini kendine kaldıracakları kadar nazarlarında kıymetli olan bir şeyi mümin olarak yağmalamaz." Buharî, Mezalim 30; Müslim, İman, 100; Ebu Davud, Sünnet, 16; Tirmizî, İman, 11.


"Size ümem-i kadime hastalığı sirayet etti: Bu, hased ve buğzdur. Bu kazıyıcıdır. Bilesiniz; kazıyıcı derken saçı kazır demiyorum. O dini kazıyıcıdır. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin ederim, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi: Aranızda selamı yaygınlaştırın." Tirmizi, Sıfatu'l-Kıyame 57, (2512)


- İman, verilen sözden dönmemek için bir bağdır. Mümin sözünden dönmez. Ebu Davud, Cihad 157 (meşru sözden dönmek yasaktır. kötülük yapmak için söz veren hatırlayınca bu sözünden döner)


“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Mümin de, halkın, can ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kimsedir.” (Tirmizi, İman 12)


-"İmanın en üstünü, nerede olursan ol, Allah′ın senin yanında bulunduğunu bilmendir." Câmiü’s-Sağîr, No: 721


“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizânı, sübhânellah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder.” Müslim,Tahâret 1. Ayrıca bk.Tirmizî, Daavât 86


Ömer b. el-Hattab (ra)’dan şöyle demiştir: Bir gün biz Rasulullah (sav)’ın yanında iken birden baktık ki elbisesi bembeyaz , saçları simsiyah, üzerinde yolculuk alameti olmayan biri karşımıza çıkageldi. Onu bizden kimse tanımıyordu. Nihayet Peygamber (sav )’in yanına oturdu. Dizlerini dizlerine dayadı, iki avucunu iki uyluğu üzerine koydu ve “Ya Muhammed, İslam hakkında bana haber ver” dedi. Rasulullah (sav):


“İslam; Allah’dan başka ilah olmadığına ve Muhammed (sav)’in Allah’ın Rasulü olduğuna şahitlik etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı vermen, Ramazan’da oruç tutman ve yoluna gücün yeterse Beyti (Kabe’yi) haccetmendir” buyurdu. Adam: “Doğru söylüyorsun” dedi. Biz onun hem peygambere soru sorup hemde cevap vermesine taaccüb ettik. Adam: “İman hakkında da bana haber ver” dedi. Rasulullah(sav):


İman; Allah’a Meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, ahiret gününe iman etmendir. Kadere, hayrına ve şerrine de iman etmendir” dedi. Adam: “Doğru söylüyorsun” dedi ve “İhsan; hakkında bana bilgi ver” diye yine sordu. Rasulullah (sav):


“ihsan; sanki görüyormuşsun gibi Allah’a ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’ nu görmüyorsan da, O seni görüyor” buyurdu. Adam: “Doğru söylüyorsun” dedi ve “Kıyamet hakkında bana haber ver” diye tekrar sordu. Rasulullah (sav): (Bu konuda) sorulan sorandan daha alim değildir” diye cevap verdi. Adam: “Öyle ise kıyametin alametlerinden haber ver” dedi. Rasullah (sav):


“Cariyenin efendisini doğurması, yalınayak sırtı çıplak fakir davar çobanlarının bina yaptırmada yarıştıklarını görmendir” diye cevap verdi. Hz Ömer (anlatmaya devam ederek) şöyle dedi: Sonra adam gitti. Rasulullah (sav) bir müddet öyle durdu, sonra bana “ya Ömer, soran kimdir biliyor musun? dedi. Ben: “Allah ve Rasulü daha iyi bilir” dedim. Rasulullah (sav): “O, Cibril’dir. Size dininizi öğretmek için gelmişti” buyurdu. Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.


"Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayır söylesin yahut sussun. Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna ikram etsin. Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin." Bu hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.


21- Süfya b. Abdullah es-Sakafi (ra) Demiştir ki: "Ya Rasulullah (sav), İslâm hakkında bana öyle bir söz söyle ki, İslâm hakkında senden başka hiç kimseye soru sormayayım, dedim. O da: “Allah'a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol, buyurdu." Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.


40- Ebu Muhammed Abdullah b. Amr b. el As (ra), Rasulullah (sav)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Sizden hiçbiriniz gönlü benim getirdiğime uymadıkça gerçekten iman etmiş olmaz." Kitab-ül-Hucce


"Hiç biriniz beni, babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olmaz." Buhari, İman 8


"Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir, Allah için vermezse imanını kemâle erdirmiştir" Ebu Davud, Sünnet 16


Güneş, battığı yerden doğmadıkça Kıyamet kopmaz. Batı'dan doğunca, insanlar görür ve hepsi de iman eder. ancak, daha önce inanmamış veya imanın sevkiyle hayır kazanamamış olan hiç kimseye bu iman fayda sağlamaz. Buhari Rikak 39


"Allahü teâlânın birliğine iman edip, şirk koşmadan ve ihlasla namazını kılıp, zekatını verenden Allah razı olur" İbni Mace


"Kim bir bidat ehlini azarlayıp koyarsa, Allah onun kalbine iman ve emniyet doldurur. Kim bid'at sahibine sert davranırsa, Allah onu büyük korku gününde selamete ulaştırır. kim ona mülayim davranır ve güzel güz gösterirse Allah'ın Muhammed'e (salat ve selam olsun) indirdiği ahkamı hafife almış olur." Ebu nuaym, 8, 199; Kudai, 1, 318, r. 537; Deylemi, 3, 567, r. 5579


4627 - Muaz İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor: "Bir seferde Resulullah İle beraberdik. Bir gün yakınına tesadüf ettim ve beraber yürüdük. "Ey Allah'ın Resülü, dedim. Beni cehennemden uzaklaştırıp cennete sokacak bir amel söyle!" "Mühim bir şey sordun. Bu, Allah'ın kolaylık nasib ettiği kimseye kolaydır; Allah'a ibadet eder, Ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılarsın, zekât verirsin, ramazan orucunu tutarsın, Beytullah'a hacc yaparsın!" buyurdular ve devamla: "Sana hayır kapılarını göstereyim mi?" dediler. "Evet ey Allah'ın Resûlü" dedim. "Oruç (cehenneme) perdedir; sadaka hataları yok eder, tıpkı suyun ateşi yok etmesi gibi. Kişinin geceleyin kıldığı namaz salihlerin şiarıdır" buyurdular .... "Bu dinin başı İslâm'dır, direği namazdır, zirvesi cihâddır!" ••• (hadisin aslı daha uzun) Tirmizi, İman 8, (2619).


Peygamberimiz (Salat ve Selam Olsun), Hz. Ömer'e (ra) "Ya Ömer beni ne kadar seviyorsun?" deyince, Hz Ömer (ra): "Ya Resullallah nefsimden sonra en çok seni seviyorum." diye cevap verir. Peygamberimiz (asm) "Sizden herhangi biriniz beni nefsinden ve ailesinden çok sevmedikçe kâmil iman etmiş olamaz." buyurdular. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a): "Ya Resulallah seni, anamdan, babamdan, ailemden ve canımdan çok seviyorum." dedi. Peygamberimiz (asm) da: "Ya Ömer işte şimdi imanın kemâle erdi." diye buyurdular. Buharı, Eymân 3; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 233, 336


"Emanete hıyanet edenin imanı yoktur. (Abdest, gusül vs. şeylerle) Temizliği olmayanın namazı yoktur. Namazı olmayanın da dini yoktur. Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir." Taberani M.E., 2292


"Kulla küfür arasında namazın terki vardır." Tirmizi, İman 9, (2622); Ebu Davud, Sünnet 15, (4678)


“Onlarla (kafirlerle/münafıklarla) bizim aramızdaki ahit (fark), namazdır. Her kim onu terk ederse, küfretmiş olur” (Tirmizî, İman 9; İbn Mâce, İkâme’s-Salah 77)


"Kul namazı da terketti mi, işte o zaman küfürle arasında hiçbir perde kalmamış demektir.” (Müslim, İman, 134; Ebû Davud, Sünnet, 15; Tirmizî, İman, 9; İbn Mace, İkamet, 17)


Resulullaha, (salat ve selam olsun) "Hangi amel efdaldir?" diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: "İlk vaktinde kılınan namaz!" Müslim, İman 137, (85); Buhari, Mevakit 5


İbn-i Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Ben insanlar Allah'tan başka ilahın olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna şehadet edinceye, namaz kılıncaya, zekat verinceye kadar onlarla savaş etmekle emrolundum. Bunları yaptılar mı, kanlarını, mallarını bana karşı korumuş (emniyet altına almış) olurlar. İslam'ın hakkı hariç. Artık (samimi olup olmadıklarına dair) durumları Allah'a kalmıştır". Kaynak: Buhari, İman 17;


Resulullah (salat ve selam olsun) buyurdular ki: "Allah ilmi [verdikten sonra], insanların [kalbinden] zorla söküp almaz. Fakat ilmi, alimlerin ruhlarını alarak kaldırır. öyle ki, tek bir alim kalmaz. Halk da cahilleri kendine reis yapar. Bunlara meseleler sorulur, onlar da ilme dayanmaksızın [kendi düşünceleriyle] fetva verirler, böylece hem kendilerini hem de başkalarını yoldan çıkarırlar." Buhari, İlm 34, İ'tisam 7; Müslim, İlm 13, (2573); Tirmizi, İlm 5, (2654)


Rasûlâllah (salat ve selam olsun) bir gün, şöyle buyurdu: "Gariplere müjdeler olsun. Gariplere müjdeler olsun!" “Garipler kimlerdir, ey Allah’ın Resulu?” denildi. Rasulullah: “birçok kötü insan içinde, (sayıca) az olan salih kişilerdir. Onlara isyan edenler, itaat edenlerden daha çoktur.” buyurdu. Abdullah bin Mübarek Müsned 23. hadis


"Şu beş şey imandandır: Allah’a teslimiyet, kaderine rıza, işini Allah’a havale etmek, ona güvenmek, musibete sabır." (Bezzar)


"Mü'min kişinin benzeri, bir sap üzerinde biten taze ekin gibidir. Rüzgâr ona hangi taraftan gelirse onu eğer de yaprağı diğer tarafa döner meyleder (fakat o yıkılmaz). Rüzgâr sakinleştiğinde yine doğrulur. İşte mü'min kişi de böyledir. O da belâ sebebiyle eğilir (fakat yıkılmaz). Haktan yüz çeviren kâfir kişinin benzeri ise sert ve dümdüz duran çam ve dağ servisi gibidir. Nihayet Allah onu dilediği zaman (bir seferde) kırar devirir." (Buhari, Tevhid, 32)


"Müminin hâli ne güzeldir. Başına bir felaket gelse sabreder, bu onun için hayırdır. Başına bir iyilik gelse şükreder, bu onun için hayırdır." (Müslim, Zühd, 64)


(Allah için yaptığı işlerde kınanmaktan korkmayan, ameli ihlaslı olan, iki işten biri ahirete, diğeri dünyaya faydalı olsa, ahirete faydalı olanı tercih edenin imanı kuvvetlidir.) [Deylemi]


(En şiddetli bela, enbiya, evliya ve benzerlerine gelir. Kişi imanının sağlamlığı nispetinde belaya maruz kalır. İmanı sağlam ise belası şiddetli, imanı zayıf ise hafif olur.) [Tirmizi]


(Üç şey imanın tadını artırır: Allah ve Resulünü her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen Müslümanı Allah rızası için sevmek ve Allah’ın düşmanlarını sevmemek.) [Taberani]


(İyilik edince sevinen, günah işleyince üzülen imanlıdır.) [Taberani]


İmanın Şubeleri


Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İman yetmiş (veya altmış) küsur özelliktir (şu’bedir). En yükseği, ‘Allah’tan başka ilâh yoktur’ demek; en aşağısı ise, eziyet veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imanın bir bölümüdür.” (Müslim, Îmân 58. Ayrıca bk. Buhârî, Îmân 3; Ebû Dâvûd, Sünnet 14; Nesâî, Îmân 16; Tirmizî, Birr 80; Îmân 16; İbni Mâce, Mukaddime 9)


İmâm Beyhakî rahîmehullâh, “el-Câmi fi Şuâbi’l-Îmân” adlı eserinde îmânın şubelerini şu yetmiş yedi maddede toplamıştır:


1- Allâh’a îmân.


2- Allâh’ın rasûl ve nebîlerine (elçilerine) îmân.


3- Meleklere îmân.


4- Kur’ân-ı Kerîm’e ve ondan önce inen bütün kitâblara îmân.


5- Kadere, hayrın ve şerrin Allâh Azze ve Celle’den olduğuna îmân.


6 – Âhiret gününe îmân.


7- Öldükten sonra tekrar dirilmeye îmân.


8- İnsânların yeniden dirildikten sonra kabirlerinden çıkıp mahşer yerinde toplanacaklarına îmân.


9- Mü’minlerin âhiretteki yurdunun cennet, kâfirlerin yurdunun da cehennem olduğuna îmân.


10- Allâh Subhânehu ve Teâlâ’yı sevmenin vâcibliğine îmân.


11- Allâh Subhânehu ve Teâlâ’dan korkmanın vâcibliğine îmân.


12- Allâh Subhânehu ve Teâlâ’dan ümit etmenin vâcibliğine îmân.


13- Allâh Subhânehu ve Teâlâ’ya tevekkül etmenin vâcibliğine îmân.


14- Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’i sevmenin vâcibliğine îmân.


15- Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’e saygı göstermenin vâcibliğine îmân.


16- Kişinin küfre düşmektense ateşe atılmaya razı olacak kadar dinine düşkün olması.


17- İlim öğrenmek.


18- İlmi yaymak ve bilmeyenlere öğretmek


19- Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenmek, öğretmek, hadlerini ve hükümlerini korumak, helalini haramını bilmek, Kur’an ehline ve hafızlarına saygı göstermek suretiyle Kur’ân-ı Kerîm’e saygı göstermek.


20- Temizlik. (taharet)


21- Namaz.


22- Zekât.


23- Oruç.


24- Hac.


25- İtikâf.


26- Allâh Azze ve Celle yolunda cihâd.


27- Allâh Azze ve Celle yolunda cihâd için hazırlık yapmak.


28- Düşman karşısında sağlam durmak, savaş meydanından kaçmamak.


29- Ganimetin beşte birini devlete ve ganimet memurlarına teslim etmek.


30- Allâh’a yaklaşmak için köle azat etmek.


31- İşlediği suçlar için kefâret ödemek.


32- Anlaşmalara bağlı kalmak. verilen hak sözü tutmak


33- Allâh’ın nimetlerini saymak ve bunların şükrünü eda etmek.


34- Dili gereksiz konuşmalardan korumak.


35- Emânetlere riâyet etmek ve onları ehline vermek.


36- Adam öldürmenin ve cinayet işlemenin haramlığı.


37- Zinanın haramlığı ve iffetli kalmanın vâcibliği.


38- Haram mala el sürmemek.


39- Helal olmayan yiyecek ve içeceklerden sakınmak.


40- Giyecekler, süsler, kaplar ve bunlardan mekruh olanlar. tesettür’ün hakkını vermek


41- Şeriata aykırı oyun ve eğlencelerin haramlığı. (kumar, piyango, iddia v.b.)


42- Harcamalarda iktisatlı olmak ve haksız yere başkasının malını yemenin haramlığı. israf haramdır


43- Kin, haset ve benzeri şeyleri terk etmek.


44- İnsânların ırz ve namuslarının saygınlığı ve onlar hakkında dedikodu yapmanın haramlığı.


45- İhlâslı olmak ve riyayı terk etmek.


46- İyilik yapınca sevinmek, kötülük yapınca üzülmek.


47- Bütün kötülükleri tevbe ile tedavi etmek. samimi tövbe etmek


48- Kurban kesmek. (imkanı olan kurbanı kendi kesmelidir veya kesime katılmalıdır. şirketlere vekalet vermeyin!)


49- Müslüman yöneticilere iyi işlerinde, emirlerine itaat etmek.


50- Hak olan cemaatten ayrılmamak. (haklı olduğunda tek olsan da çoğunluğa uymamak) ahir zamanda çoğunluk yanlış olabilir bu fitneye karşı her zaman uyanık olmak.


51- İnsanlar arasında adaletle hükmetmek.


52- İyiliği emredip kötülükten sakındırmak. (gücü yetene farzdır)


53- İyilik ve takvada yardımlaşmak.


54- Hayâ. (utanma duygusu)


55- Anaya babaya iyilik etmek.


56- Akraba ile ilişkiyi koparmamak.


57- Güzel ahlak.


58- Kölelere/emri altında çalışanlara iyi davranmak.


59- Efendilerin kölelere/ çalışanlanlarına hakkını vermesi.


60- Çocukların ve ailenin hakları. çocuğa islamı öğretmek ve çocuğa her konuda iyi örnek olmak


61- Müslümanların(özellikle dindarlara) birbirlerine yaklaşmaları, dostlukları, selamı aralarında yaymaları ve musafaha etmeleri.


62- Selama karşılık vermek. selam vermek sünnettir, selamı almak farzdır


63- Hastaları ziyaret etmek.


64- Ehli kıbleden ölenlere dua etmek. müslümanların cenazesine katılmak


65- Aksırıp da “elhamdülillah” diyenlere “Allâh sana merhamet etsin”(yerhamukallah) diye dua etmek.


66- Kâfirlerden bozgunculardan uzak durmak, onlara sert davranmak ve onlarla ilişkiyi kesmek. Allah için sevmek- Allah için buğzetmek(nefret etmek),


67- Komşuya ikram etmek. iyi geçinmek


68- Misafire ikram etmek.


69- Kusur işleyenlerin kusurlarını örtmek. hata işleyene güzel bir şekilde kalp kırmadan öğüt vermek


70- Musibetlere ve nefsin zevk ve arzularına sabretmek.


71- Zühd ve kısa emel.


72- Eşini kıskanmak ve deyyusluğu terk etmek.


73- Boş şeylerden yüz çevirmek.


74- Cömertlik ve eli açık olmak.


75- Küçüklere merhamet, büyüklere saygı göstermek.


76- İki kişinin arasını düzeltmek.


77- Bir adamın kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemesi, kendisi için nefret ettiği şeyden kardeşi için de nefret etmesi.


Bu sayılanlar îmânın şubeleri olup, bu şubelerde İslâm tam olarak bir araya getirilmiştir. Kâmil bir îmâna sâhib olarak dünyâ ve âhiretin tüm iyiliklerine kavuşmak için bu şubelerin tamâmı ile amel etmek gereklidir. Rabbim bize bunu kolay kılsın.


http://tevhididavet.com/imanin-subeleri/


İbn-i Hacer (rh.a.) de 70 benzer madde saymıştır buraya bakabilirsiniz;


http://www.ozlenenrehber.com.tr/tr/dergi/145/imanin-subeleri-2191.html


-"Şüphesiz ki iman temenni ve iddiadan ibaret değildir. Lakin o kalplere yerleşen ve amelin kendisini tasdik ettiği şeydir." Hasan Basri



İmanının kuvvetlenmesini için; ibadetlerini tam,samimi yap. Allah düşmanlarına düşmanlık yap. Ahlakını güzelleştir, Zühd kitapları oku. Kul hakkı yeme, hakkını yedirme. Yalan söyleme, dürüst ol. çok yeme, zevki, lüksü azalt, israf yapma. Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma. kısaca iman bir bütündür

Ölmeden önce yapılan samimi tevbenin kabul olması umulur. Samimi tövbe ise; tevbe ettikten sonra islam'ı elinden geldiğince yaşamaktır. İslam'ı yaşamak; İslamın emir ve yasaklarına uymaktır.

islam toplumunun en önemli sorunu samimiyet. başı örtülü kadın, tesettürün şartlarına uymuyor. namaz kılan adam, faiz'den sakınmıyor. islamda seçmece yoktur. Mümin Allah'ın bütün emir ve yasaklarına tereddütsüz uymak zorundadır

İmanı kuvvetlendirmek için islam’ı pazarlıksız yaşamak lazım

İmanı kuvvetlendirmek için islam’ın emir ve yasaklarına tam olarak uymak lazım

İmanı kuvvetlendirmek için islam’ı bilmek lazım

İmanı kuvvetlendirmek için ahir zamanda yaşadığımız için islam’ı bir hoca kadar bilmek lazım

bu yazıları da okumanızı tavsiye ederim;

% Kaç Müslümansın İslam'da Emir ve Yasaklar

http://bunlaridusun.blogspot.com/2016/06/kac-muslumansn-islamda-emir-ve-yasaklar.html

Kötü Huyun Ameli Bozması

http://bunlaridusun.blogspot.com/2020/05/kotu-huyun-ameli-bozmas.html

İnsanı helak eden büyük günahlar

http://bunlaridusun.blogspot.com/2019/12/insan-helak-eden-buyuk-gunahlar.html

Ahir Zamanın fitnesi Deccal ve küçük deccaller

http://bunlaridusun.blogspot.com/2020/08/ahir-zamann-fitnesi-deccal-ve-kucuk.html